Manisa’da yaşayan bir yurttaş olarak bir belediye başkanı adayından neler duymak isterim ya da aday olsam neleri söylerim, sorusunu sordum kendime ve yanıtlarını sıraladım:
Demokratikleşmeyi, modernleşmeyi, insan onuruna saygıyı, eşitliği temel alan, çağdaş bir belediye olacağız. Hizmetleri en hızlı, ekonomik, etkin, verimli, zamanında ve yeterli biçimde sunacağız. Bilgi ve iletişim teknolojilerinden en geniş şekilde yararlanan mekanizmaları oluşturacağız, demelerini ve bu konuda güvence vermelerini beklerim.
Belediyede, katılımcı, çoğulcu, etkin, demokratik, hesap veren, açıklığı temel ilke edinen, bilgi edinme hakkına saygılı, çağdaş bir yönetim anlayışını etkin kılacağız, birlikte yönetim, hakça hizmet ve hakça paylaşım demelerini isterim.
Yüksekokul ve üniversite öğrencilerine, huzurlu, çağdaş yurt ve barınma olanakları sunulmasını, bedelsiz koruyucu sağlık hizmetleri sağlanmasını, desteğe muhtaç engellileri, kimsesiz çocukları ve bakıma muhtaç yaşlıları sahiplenen koruyucu sosyal hizmetlerin ve sosyal yardımların verileceğini, bu konudaki yurttaş girişimlerin destekleneceğini duymak isterim.
Kadınların toplumsal ve ekonomik yaşama katılımlarını sağlayıcı, kadın erkek eşitliğini güçlendirici projelerin gerçekleştirileceğini, tarihi ve kültürel mirasa sahip çıkılarak korunacağını, müzelerin geliştirileceğini, halkın kullanımına acık, bilgisayar ve internet destekli kütüphanelerin yaygınlaştırılacağını duymak isterim.
Kırsal ve kentsel turizmin alt yapısının ihtiyaca cevap verecek çerçevede oluşturulacağını ve bu sektöre yönelik hizmetlerin daha etkin hale getirileceğini bu konuda girişimlerin destekleneceğini söylemelerini beklerim.
Herkese spor yapma ve dinlenme alanı olanaklarının sağlanmasını, tüketici haklarına, kentli olma hakkına, çevre hakkına, gıda sağlığına duyarlılık gösterilmesini, kentte huzurlu ve kaliteli yaşam ortamının yaratılmasını, öncelikli görevler olarak ele alan ve bu konuda güvence veren başkan adayları olsun isterim.
Kadınlara ve gençlere beceri kazandıracak, Semt Evlerini, Kadın Sığınma Evlerini, Bakıma Muhtaçlar ve Yaşlılar Evlerini, Gençlik ve Kültür Merkezlerini, Halk Sağlığı Merkezlerini, Açık ve Kapalı Spor tesislerini, çalışma salonları da olan muhtarlık binalarını yapacağız diyen adaylar görmek isterim.
Tedarik zincirini kısaltmak için çalışacağını, üreticilerle tüketicileri, aracısız buluşturmak için üreticilerin katılacağı pazar yerleri kurulacağını söylemelerini isterim. Kentin yakın çevresinde hobi bahçeleri kuracağını ve kurmak isteyen kooperatiflere destek vereceklerini duymak isterim.
Köşemin izin verdiği ölçüde özetlemeye çalıştığım bu istekleri gerçekleştireceğim diyen ve bunun inandırıcı biçimde kendisi de inanarak söyleyen başkan adayı yarışa bir adım önde başlamış olur.
Centilmence yarışan, davranış ve üslubuyla toplumsal barışa ve dayanışmaya katkı sağlayan, ben yerine biz diyen tüm başkan adaylarına başarılar dilerim. Kazansak da kaybetsek de bu kentte dostluk içinde yaşayacağımızı sakın unutmayın. Manisa bizim, başka Manisa yok…
Karabulutlar kaplamış gökyüzünü
Kırılmış kolumuz kanadımız
Silahlarımız alınmış ellerimizden
Ordularımız dağıtılmış.
İhanet çöreklenmiş ülkeme kara bir yılan gibi
Kenetlenmiş çenelerimiz suskunuz.
Oysa esas olan, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır.
Bu da ancak bağımsız kalmakla olur. Bağımsızlıktan yoksun olan uluslar karanlıktan kurtulamazlar
Türk’ün onuru, Türk’ün yetenekleri büyüktür Türk’e tutsak olarak yaşamaktansa ölmek yaraşır,
Öyleyse ya bağımsızlık ya ölüm diyordu Mustafa Kemal.
Ya bağımsızlık ya ölüm! 26 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz başladı. Çarpışmalar sırasında Türk askeri, kahramanlık ve fedakârlıklarına yenilerini ekledi. Yeni bir destan yazılıyordu Anadolu’da alın teri göz nuru ve kanla yeni bir destan yazılıyordu Anadolu bozkırında.
Başkomutan Mustafa Kemal’in, 30 Ağustos 1922’de Zafertepe’den bizzat yönettiği Büyük Taarruz’la büyük bir zafer kazanıldı. Tarihe altın harflere yazılan 30 Ağustos Zaferi’nin ardından, Çalköy’de yıkık bir evin avlusunda kırık bir kağnı arabası çevresinde toplandı paşalar. Harita üzerinde durum değerlendirmesi yaptılar.
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, yanındaki, İsmet Paşa ve Fevzi Çakmak Paşa’ya Yunan Ordusunun yeniden savunma düzenine geçmesini önlemek ve Yunanları mağlup etmek için İzmir’e girmenin şart olduğunu söylüyordu. İzmir’in kurtarılmasının ardından Cumhuriyet’e giden yol açılmış olacaktı.
Mustafa Kemal, Batı Cephesindeki tüm subay ve erlere okunmak üzere bir bildiri kaleme aldı.
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları;
Afyonkarahisar-Dumlupınar Büyük Meydan Muharebesi’nde, zalim ve mağrur bir ordunun temel varlığını inanılmayacak kadar az bir zamanda yok ettiniz.
Büyük ve seçkin ulusumuzun fedakârlıklarına layık olduğunuzu kanıtladınız.
Sahibimiz olan büyük Türk ulusu geleceğine güvenmekte haklıdır.
Savaş alanlarındaki başarı ve fedakârlıklarınızı yakından görüp izliyorum.
Ulusumuzun size olan övgülerinin iletilmesine aracılık etme görevinin arkasını bırakmayacak, sürekli olarak yerine getireceğim. Ödüllendirme için başkumandanlığa öneride bulunulmasını, cephe kumandanlığına buyurdum. Bütün arkadaşlarımın, Anadolu’da daha başka meydan muharebeleri de verileceğini göz önünde bulundurarak ilerlemesini ve herkesin akıl gücünü ve yurtseverliğinin kaynaklarını kullanarak, yarışmayı bütün gücüyle sürdürmesini talep ederim.
Ordular, İlk Hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!”
Diyordu Mustafa Kemal
76 yaşında bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıyım. En büyük dileğim, milli bayramlarımızı coşkuyla kutlanması ve büyük zaferlerin, Atatürk gibi büyük kahramanların adının ve anısının sonsuza dek yaşatılmasıdır.
30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.
© Copyright 2024 - Yeni Manisa
E-mail : info@yenimanisa.com
gerekli
gerekli - yayımlanmayacak