Önümüzdeki günlerde, ülkemizde ve kentimizde Yenilenebilir Enerji Kooperatiflerini çok yazacak ve çok konuşacağız.
Bu yazı ne ilk nede son olacak. Yenilenebilir Enerji Kooperatiflerini gündemimizde olacak.
1975 yılından bu yana aralıksız 43 yıldır kooperatifçilik yapıyorum. Kooperatiflerin öne çıktığı geliştiği ve unutulup gerilediği dönemler oldu. Köy Kalkınma Kooperatifleri 70’li 80’li yıllarda çok yaygı ve çok etkindi. Birim kooperatiflerde kooperatiflerin üst kuruluşu olan Manisa Birlik’te ve Köy Koop Merkez Birliğinde yöneticilik görevlerinde bulundum. Aynı dönemlerde TARİŞ’te Bakanlık Murakıplığı yaptım. 12 Eylül Kooperatiflerin üstüne balyoz gibi indi. Ve kırsal kooperatifler toparlanamadılar. 80’li yılların ortalarında yeni kentlerin kurulması amacıyla Konut Yap Kooperatifleri hızla çoğaldı. Kooperatif Birlikleri ve Ankara’da Konut Yapı Kooperatiflerinin merkez birliği olarak Türkkent kuruldu. Yapı kooperatiflerinin de he düzeyinde kuruculuk ve yöneticilik görevleri yüklendim. Manisa’da 15.000 konutluk Yeni Manisa Projesini başlattık 1987 yılında; Ülke düzeyinde örnek bir proje oldu Yeni Manisa Projesi.
2015 yılında da Obasya Turizm Geliştirme Kooperatifi ile Obasya Kırsal Konaklama tesisinin kuruluşunu gerçekleştirdik. Obasya projemizde kendi alanında örnek ve öncü bir proje oldu.
Şimdi gündemimizde, Yenilenebilir Enerji Kooperatifleri var. Yaptığım araştırmalara ve görüşmelere dayanarak söylüyorum. Manisa’da bu konuda da başarılı bir çalışıma başlatıp sonuçlandırabiliriz.
28 Eylül’de Manisa Ticaret Odası Meclis Üyesi Hasan Ünal’la birlikte Kayseri’ye gidip, Ticaret Bakanın da olacağı bir toplantıya katılacağız. Dönüşümüzde de edindiğimiz bilgileri ve düşüncülerimizi başta Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Meclis üyelerimiz olmak üzere ilgili çevrelerle paylaşacağız.
Kooperatifler, kalkınmanın en etkili araçlarındandır. Dünyada kamu yönetimi anlayışında değişimlere paralel olarak, devletler ekonomik ve sosyal alandaki rollerini azaltmakta, yönetim, politik ve ekonomik yapıları serbestleştirmekte, farklı ekonomik modeller ile toplumların gereksinmelerini gidermeye yönelmektedirler. Dolayısıyla eğitim, sağlık ve yenilenebilir enerji gibi birçok farklı alanda özel sektörü öne çıkaran girişimler başlamıştır. Gelişmiş birçok ülkede, kamu ve özel sektörün yanında üçüncü sektör olarak tanımlanan kooperatifler, kendi kendine yardım eden ve kendi sorumluluklarını yüklenen ekonomik toplumsal dayanışma örgütleri olarak ortaya çıkmış ve bizim ülkemizde yetince olmasa da gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde sosyo-ekonomik alandaki boşluğu büyük ölçüde doldurarak ekonominin her alanında faaliyet göstermeye başlamıştır. Özellikle yenilenebilir enerji alanında kooperatif yatırımların artması enerji piyasasında toplum için yeni olanaklar yaratmıştır.
Sahip oldukları topluma karşı sorumluluk ilkesi nedeniyle kooperatifler, yerel faydadan genel faydaya katkı sağlayan yenilenebilir enerji alanına yönelmiştir. Sürekli devam eden doğal süreçlerde var olan, kaynağını güneşten, doğadan ve atık maddelerden alan yenilenebilir enerji, doğal akış ile hidrolik, rüzgar, güneş, jeotermal, biokütle, dalga, akıntı enerjisi ve gel-git gibi fosil olmayan yani tükenmeyen kaynaklardan elde edilen bir enerji türü olarak önem kazanmıştır.
Yıllardır konuştuğumuz üzerine düşler kurduğumuz yenilenebilir enerjiden etkin biçimde yararlanma, nihayet gerçeğe dönüşecek. Çalışmalarımızı kapalı kapılar ardında değil, kenttaşlarımızın önünde açık biçimde sürdüreceğiz. Tartışarak kararlar alıp, tartışmasız uyarak, gelişmenin yolunu açacağız.
Yenilenebilir enerji dünyamız ülkemiz ve kentimiz için hayırlı olsun.
Karabulutlar kaplamış gökyüzünü
Kırılmış kolumuz kanadımız
Silahlarımız alınmış ellerimizden
Ordularımız dağıtılmış.
İhanet çöreklenmiş ülkeme kara bir yılan gibi
Kenetlenmiş çenelerimiz suskunuz.
Oysa esas olan, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır.
Bu da ancak bağımsız kalmakla olur. Bağımsızlıktan yoksun olan uluslar karanlıktan kurtulamazlar
Türk’ün onuru, Türk’ün yetenekleri büyüktür Türk’e tutsak olarak yaşamaktansa ölmek yaraşır,
Öyleyse ya bağımsızlık ya ölüm diyordu Mustafa Kemal.
Ya bağımsızlık ya ölüm! 26 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz başladı. Çarpışmalar sırasında Türk askeri, kahramanlık ve fedakârlıklarına yenilerini ekledi. Yeni bir destan yazılıyordu Anadolu’da alın teri göz nuru ve kanla yeni bir destan yazılıyordu Anadolu bozkırında.
Başkomutan Mustafa Kemal’in, 30 Ağustos 1922’de Zafertepe’den bizzat yönettiği Büyük Taarruz’la büyük bir zafer kazanıldı. Tarihe altın harflere yazılan 30 Ağustos Zaferi’nin ardından, Çalköy’de yıkık bir evin avlusunda kırık bir kağnı arabası çevresinde toplandı paşalar. Harita üzerinde durum değerlendirmesi yaptılar.
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, yanındaki, İsmet Paşa ve Fevzi Çakmak Paşa’ya Yunan Ordusunun yeniden savunma düzenine geçmesini önlemek ve Yunanları mağlup etmek için İzmir’e girmenin şart olduğunu söylüyordu. İzmir’in kurtarılmasının ardından Cumhuriyet’e giden yol açılmış olacaktı.
Mustafa Kemal, Batı Cephesindeki tüm subay ve erlere okunmak üzere bir bildiri kaleme aldı.
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları;
Afyonkarahisar-Dumlupınar Büyük Meydan Muharebesi’nde, zalim ve mağrur bir ordunun temel varlığını inanılmayacak kadar az bir zamanda yok ettiniz.
Büyük ve seçkin ulusumuzun fedakârlıklarına layık olduğunuzu kanıtladınız.
Sahibimiz olan büyük Türk ulusu geleceğine güvenmekte haklıdır.
Savaş alanlarındaki başarı ve fedakârlıklarınızı yakından görüp izliyorum.
Ulusumuzun size olan övgülerinin iletilmesine aracılık etme görevinin arkasını bırakmayacak, sürekli olarak yerine getireceğim. Ödüllendirme için başkumandanlığa öneride bulunulmasını, cephe kumandanlığına buyurdum. Bütün arkadaşlarımın, Anadolu’da daha başka meydan muharebeleri de verileceğini göz önünde bulundurarak ilerlemesini ve herkesin akıl gücünü ve yurtseverliğinin kaynaklarını kullanarak, yarışmayı bütün gücüyle sürdürmesini talep ederim.
Ordular, İlk Hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!”
Diyordu Mustafa Kemal
76 yaşında bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıyım. En büyük dileğim, milli bayramlarımızı coşkuyla kutlanması ve büyük zaferlerin, Atatürk gibi büyük kahramanların adının ve anısının sonsuza dek yaşatılmasıdır.
30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.
© Copyright 2024 - Yeni Manisa
E-mail : info@yenimanisa.com
gerekli
gerekli - yayımlanmayacak