Mutluluğa giden yol sorunların aşılmasından geçiyor. Sorunların aşılması uzlaşma olunca kolaylaşıyor.
Bir kişi yada kurumla sorununuzu paylaştığınızda, çözüm için çaba gösterildiğini hissederseniz mutluluğunuz artıyor. Karşınızdaki sorununuzu çözmemek için gerekçeler üretme yerine çözüm için yollar aramaya başladığında hem mutlu oluyor hemde çözüm arayışları sürecine sizde katılıyorsunuz. Vatandaşın beklentiside budur zaten, sorununun çözümlenmesi, kendisine nasıl yapılmayacağının değil nasıl yapılacağının anlatılmasıdır.
Son aylarda gündemimde sadece Obasya projesi var desem abartmış olmam. Proje büyük olunca, sorunları da büyük oluyor. Büyük sorunlar aşıldığında da büyük mutluluklar yaşıyoruz.
Yol sorunumuz vardı. Büyükşehir Belediyesi ilgililerine başvurduk. Güleryüzle karşılandık. Görüşmemizin ardından Büyükşehir Belediyemizin iş makinalarını Obasya'da görünce, ne kadar sevindik bilemezsiniz. Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Cengiz Ergün, projemize projemizin başından beri ilgi ve desteğini hiç esirgemedi. Her işimiz düştüğünde, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Sayın Halil Memiş'in kapısını çaldık. Sorunlarımızın çözümü için içten çaba gösterildiğini gördük. Obasya'da yol çalışmalarının başlatılmış olmasıda Obasya Projesine gösterilen ilginin somut örneğiydi.
Obasya'nın, imar planı, yapı ve kullanım ruhsatları sorunları da hızla çözümlendi.TKDK ve Zafer Kalkınma Ajansı hibe desteği sağladı. Proje Manisa Valiliği, Yunusemre Kaymakamlığı ve Yunusemre Belediyesi tarafından da desteklenen bir proje oldu. Projenin kendi türünde ilk proje olması nedeniyle sıkıntılar yaşamadık değil. Ancak sıkıntıların tümü aşıldı ve aşılıyor.
Yunt Dağı'nın ilk Atıksu Arıtma Tesisini Obasya'da kurmak için girişimde bulunduk, ruhsat aldığımızda arıtma tesisimizi de kuracağız. Sorunlar aşıldıkça da sevincimizi paylaşacağız.
Birlikte iş görme alışkanlığı geliştikçe, hem ulusal barış, hem de demokrasi güçlenir.
Birlikte iş görme alışkanlığı geliştikçe, düşünce ve proje üretimi hızlanır.
Ulusal barışın ve demokrasinin güçlenmesinden, düşünce ve proje üretiminin hızlanmasından da ulusça yararlar elde ederiz. Çağdaş uygarlık düzeyine ulaşıp aşmak istiyorsak, uzlaşmayı, işbirliği ve dayanışma yapmayı da öğrenmeliyiz.İnsanlarımız tartışan, düşünce üreten konuma gelemediler henüz. Bunun yerine emreden yada emirleri yerine getiren durumunda olmayı tercih edenlerin sayısı oldukça fazla.Yönetişim kavramının içi doldurulamıyor bir türlü.
Manisa'nın Büyükşehir olmasından kaynaklanan sorunlar bir süre daha yaşanacak gibi görülüyor. Yetki ve kavram karışıklıklarının olduğu gözleniyor. Bunun etkileri Mesir Festivalinde de yaşanacak gibi görülüyor. Dileğimiz işbirliği ve dayanışma yapılarak, uzlaşılarak, Manisa'ya yakışır uluslararası niteliği olan geniş katılımlı bir festival düzenlenmesidir.
Birbirimizi sevsek de sevmesek de, birlikte olmayı tartışarak karar üretmeyi ve üretilen kararlara tartışmasız uymayı denemek ve becermek durumundayız. Bunu yapamadığımız zaman sorunların aşılması zorlaşır. Sorunlarımıza yeni sorunlar eklenir.
Uzlaşın Manisa Kazansın. Uzlaşın ülkemiz kazansın. Uzlaşın mutluluğumuz artsın.
Obasya yolu yapılıyor. İsteyince yol bulunur, yol yoksa yeni yol yapılır. Sorunları aşılır. Yeter ki, hizmet için uzlaşalım ve dayanışma yapalım.
Karabulutlar kaplamış gökyüzünü
Kırılmış kolumuz kanadımız
Silahlarımız alınmış ellerimizden
Ordularımız dağıtılmış.
İhanet çöreklenmiş ülkeme kara bir yılan gibi
Kenetlenmiş çenelerimiz suskunuz.
Oysa esas olan, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır.
Bu da ancak bağımsız kalmakla olur. Bağımsızlıktan yoksun olan uluslar karanlıktan kurtulamazlar
Türk’ün onuru, Türk’ün yetenekleri büyüktür Türk’e tutsak olarak yaşamaktansa ölmek yaraşır,
Öyleyse ya bağımsızlık ya ölüm diyordu Mustafa Kemal.
Ya bağımsızlık ya ölüm! 26 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz başladı. Çarpışmalar sırasında Türk askeri, kahramanlık ve fedakârlıklarına yenilerini ekledi. Yeni bir destan yazılıyordu Anadolu’da alın teri göz nuru ve kanla yeni bir destan yazılıyordu Anadolu bozkırında.
Başkomutan Mustafa Kemal’in, 30 Ağustos 1922’de Zafertepe’den bizzat yönettiği Büyük Taarruz’la büyük bir zafer kazanıldı. Tarihe altın harflere yazılan 30 Ağustos Zaferi’nin ardından, Çalköy’de yıkık bir evin avlusunda kırık bir kağnı arabası çevresinde toplandı paşalar. Harita üzerinde durum değerlendirmesi yaptılar.
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, yanındaki, İsmet Paşa ve Fevzi Çakmak Paşa’ya Yunan Ordusunun yeniden savunma düzenine geçmesini önlemek ve Yunanları mağlup etmek için İzmir’e girmenin şart olduğunu söylüyordu. İzmir’in kurtarılmasının ardından Cumhuriyet’e giden yol açılmış olacaktı.
Mustafa Kemal, Batı Cephesindeki tüm subay ve erlere okunmak üzere bir bildiri kaleme aldı.
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları;
Afyonkarahisar-Dumlupınar Büyük Meydan Muharebesi’nde, zalim ve mağrur bir ordunun temel varlığını inanılmayacak kadar az bir zamanda yok ettiniz.
Büyük ve seçkin ulusumuzun fedakârlıklarına layık olduğunuzu kanıtladınız.
Sahibimiz olan büyük Türk ulusu geleceğine güvenmekte haklıdır.
Savaş alanlarındaki başarı ve fedakârlıklarınızı yakından görüp izliyorum.
Ulusumuzun size olan övgülerinin iletilmesine aracılık etme görevinin arkasını bırakmayacak, sürekli olarak yerine getireceğim. Ödüllendirme için başkumandanlığa öneride bulunulmasını, cephe kumandanlığına buyurdum. Bütün arkadaşlarımın, Anadolu’da daha başka meydan muharebeleri de verileceğini göz önünde bulundurarak ilerlemesini ve herkesin akıl gücünü ve yurtseverliğinin kaynaklarını kullanarak, yarışmayı bütün gücüyle sürdürmesini talep ederim.
Ordular, İlk Hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!”
Diyordu Mustafa Kemal
76 yaşında bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıyım. En büyük dileğim, milli bayramlarımızı coşkuyla kutlanması ve büyük zaferlerin, Atatürk gibi büyük kahramanların adının ve anısının sonsuza dek yaşatılmasıdır.
30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.
© Copyright 2024 - Yeni Manisa
E-mail : info@yenimanisa.com
gerekli
gerekli - yayımlanmayacak