Günlerdir, 29 Mayıs 2016 tarihinde toprağa verdiğimiz Tarık Almış geçiyor gözlerimin önünden.
Yaşar Kemal’in “O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler.” cümlesini tekrarlayıp duruyorum.
Cemal Süreya’nın Üstü Kalsın şiiri ile, Ümit Yaşar Oğuzcan’ın Otuzbeş Yaş şiiri geçiyor aklımdan. “Her ölüm erken ölümdür.” diyor Cemal Süreyya “Üstü Kalsın” şiirinde. “ Ölüyorum tanrım/ Bu da oldu işte./ Her ölüm erken ölümdür/ Biliyorum tanrım./ Ama, ayrıca, aldığın şu hayat/ Fena değildir. Üstü kalsın.” Her zaman üstü kalmıyor. Ölenlerin ardından kalanlar çok farklı oluyor. Bazıları unutuluyor. Bazılarının adları ve anıları hep gönüllerde yaşıyor. Tarık Almış adı ve anısı yaşayacak olanlardan birisidir.
Ümit Yaşar Oğuzcan’ın Yaş Otuzbeş isimli şiirini bilirsiniz.:
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.
Tarık Almış, yaşadığı kentte iz bırakanlardan birisidir. Uğurlar olsun, Manisalıların Tarık Abisi.
Uğurlar olsun büyük insan.
Ölüm yaşamın değişmeyen gerçeği. Bunu biliyoruz ama kolay kabullenemiyoruz. Her ölümün ardından sevenleri üzülüyor. Bizde Tarık Almış’ın ardından üzüldük. Çünkü o kentimiz için önemli bir insandı. Soyadı Almış’tı ama vermeyi seviyordu. Hiçbir yardım önerisini geri çevirmemiştir yaşamı boyunca. Kendi adıyla anılan Tarık Almış Spor Tesislerini yaptırmıştır. Eşinin adını verdiği sağlık tesisi yaptırmıştır. Birçok sosyal sorumluluk projesinin içinde yer almıştır.
Tarık Almış 1936 yılında Manisa’da doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra terzi çıraklığı ve daha sonra baba mesleği sayacılık yaptı. Askerlik dönüşü çok küçük miktarlarda pamuk ve üzüm ticareti yapmaya başladı. Ticarete ilk başladığında sermayesi ile bir kamyon üzüm ve pamuk elde edemiyordu. Biraz para kazandıktan sonra çekirdekli pamuğu çırçır fabrikasında çırçırlattırıp satmaya başladı.1967 yılında komşunun kızı Hatice Hanım ile evlendi. 1968 de büyük oğlu Nejat, 1971 yılında da küçük oğlu Sedat doğdu.
1971 yılında Mahmut ŞENTÜRK ile Şenal A.Ş’yi kurdular. İki arkadaş kazandıkları para ile 1973 yılında ilk çırçır fabrikasını aldıklarında, daha fazla kazanırlarsa fabrikanın yanındaki mezarlık alanında bir okul yapmaya söz verdiler. 1979 yılında PAGMAT’ı kurdular. 1989 yılında da Endüstri Meslek Lisesini yaptılar. Almış, spor adamlığı ve hayırseverliğiyle de tanınıyordu. Yardımları nedeniyle TBMM Üstün Hizmet Madalyası ile ödüllendirilen Almış, 1990'lı yıllarda Manisaspor Başkanlığı yaptı. Almış, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesinden Fair Play Ödülü'nü de almıştı.
Karabulutlar kaplamış gökyüzünü
Kırılmış kolumuz kanadımız
Silahlarımız alınmış ellerimizden
Ordularımız dağıtılmış.
İhanet çöreklenmiş ülkeme kara bir yılan gibi
Kenetlenmiş çenelerimiz suskunuz.
Oysa esas olan, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır.
Bu da ancak bağımsız kalmakla olur. Bağımsızlıktan yoksun olan uluslar karanlıktan kurtulamazlar
Türk’ün onuru, Türk’ün yetenekleri büyüktür Türk’e tutsak olarak yaşamaktansa ölmek yaraşır,
Öyleyse ya bağımsızlık ya ölüm diyordu Mustafa Kemal.
Ya bağımsızlık ya ölüm! 26 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz başladı. Çarpışmalar sırasında Türk askeri, kahramanlık ve fedakârlıklarına yenilerini ekledi. Yeni bir destan yazılıyordu Anadolu’da alın teri göz nuru ve kanla yeni bir destan yazılıyordu Anadolu bozkırında.
Başkomutan Mustafa Kemal’in, 30 Ağustos 1922’de Zafertepe’den bizzat yönettiği Büyük Taarruz’la büyük bir zafer kazanıldı. Tarihe altın harflere yazılan 30 Ağustos Zaferi’nin ardından, Çalköy’de yıkık bir evin avlusunda kırık bir kağnı arabası çevresinde toplandı paşalar. Harita üzerinde durum değerlendirmesi yaptılar.
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, yanındaki, İsmet Paşa ve Fevzi Çakmak Paşa’ya Yunan Ordusunun yeniden savunma düzenine geçmesini önlemek ve Yunanları mağlup etmek için İzmir’e girmenin şart olduğunu söylüyordu. İzmir’in kurtarılmasının ardından Cumhuriyet’e giden yol açılmış olacaktı.
Mustafa Kemal, Batı Cephesindeki tüm subay ve erlere okunmak üzere bir bildiri kaleme aldı.
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları;
Afyonkarahisar-Dumlupınar Büyük Meydan Muharebesi’nde, zalim ve mağrur bir ordunun temel varlığını inanılmayacak kadar az bir zamanda yok ettiniz.
Büyük ve seçkin ulusumuzun fedakârlıklarına layık olduğunuzu kanıtladınız.
Sahibimiz olan büyük Türk ulusu geleceğine güvenmekte haklıdır.
Savaş alanlarındaki başarı ve fedakârlıklarınızı yakından görüp izliyorum.
Ulusumuzun size olan övgülerinin iletilmesine aracılık etme görevinin arkasını bırakmayacak, sürekli olarak yerine getireceğim. Ödüllendirme için başkumandanlığa öneride bulunulmasını, cephe kumandanlığına buyurdum. Bütün arkadaşlarımın, Anadolu’da daha başka meydan muharebeleri de verileceğini göz önünde bulundurarak ilerlemesini ve herkesin akıl gücünü ve yurtseverliğinin kaynaklarını kullanarak, yarışmayı bütün gücüyle sürdürmesini talep ederim.
Ordular, İlk Hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!”
Diyordu Mustafa Kemal
76 yaşında bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıyım. En büyük dileğim, milli bayramlarımızı coşkuyla kutlanması ve büyük zaferlerin, Atatürk gibi büyük kahramanların adının ve anısının sonsuza dek yaşatılmasıdır.
30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.
© Copyright 2024 - Yeni Manisa
E-mail : info@yenimanisa.com
gerekli
gerekli - yayımlanmayacak