Obasya Turizm Geliştirme Kooperatifi Yunt Dağı`nda uyguladığı Kırsal Turizm Tesisi nedeniyle ödüllendirildi.
Obasya Kırsal Turizm Tesisi için, kaynak arayışlarına girmeden önce, kendi kendime bazı sorular sordum:
•Projemiz uygulanabilir ve sürdürülebilir bir proje midir?
•Proje için yeterli özkaynak ve hibe bulunabilir mi?
•Projeye destek olacak, katkı sağlayacak ortaklar bulunur mu?
•Proje uygulandığında, yeni dostlukların doğmasına, kentimizde birlikte iş görme alışkanlığının gelişmesine katkı sağlar mı?
•Proje, yörenin kalkınmasına, Yunt Dağı’nda turizm atağının başlatılıp sürdürülmesinde lokomotif görevi yüklenir mi?
•Proje özgünlüğü nedeniyle bölgemizde, ülkemizde hatta yabancı ülkelerde ilgi çeker mi?
Kendime sorduğum bu soruları Obasya Turizm Geliştirme Kooperatifinin Yöneticileri ve yakın çevremle düşüncelerine değer verdiğim dostlarımla günlerce bıkmadan usanmadan tartıştım. Sonunda soruların tümüne “EVET” dediğimizde de hızla hazırlıklara başladık. İlk olmanın zorluklarını çok yaşadık ama yılmadık. Başladığımız işi bitirmeye ve sürdürmeye kararlıydık. “Nereden girdik böyle bir işe, keşke girmeseydik” dediğimiz anlar oldu ama bu anlar çok kısa sürdü. Akşam umutsuz yattığımız uykusuz gecelerimiz oldu. Oldu olmasına da, kendi kendimize umut pompalamayı başardık. Projemizin ilk olması nedeniyle ruhsat işlerinde çok zorlandık. Kentimizin yerel yöneticilerine ulaşıp sorunlarımızı anlattığımızda ilgi ve destek gördük. Kültür ve Turizm Bakanlığından Turizm İşletme Belgesi almamız uzun sürdü, aylarca süren çalışmanın ardından onu da başardık ve Turizm İşletme Belgemizi aldık. Çalışmalarımız sırasında, TKDK Koordinatörlerimizden ve personelinden ilgi ve destek gördük. Projemizin uygulaması sırasında dört kez koordinatör ve çok kez personel değişikliği yapıldığı için, her değişikliğin sonrasında, projemizi yeniden anlatmak durumunda kaldık.
Çalışmalarımız meyvesini verdi ve Yunt Dağı’nda Kırsal Konaklama Tesisimiz kuruldu. Gidenlerin duyanların tesisimizi beğendiğini gelecek için bizi yüreklendirdiğini belirtmeliyim.
Aralık ayı başında, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından, AB Türkiye Temsilciğinden, İPARD’tan, TKDK Koordinatörlüğünden eş zamanlı olarak aynı çağrıyı aldık. Hibe desteği ile kurduğumuz tesisin “Başarı Hikayesi” olarak değerlendirildiğini, Ankara’da düzenlenen törende kooperatifimize ödül verileceğini duyurdular bize.
9 Aralık 2016 tarihinde, 600 kişilik, Bakanlık, AB, İPARD, TKDK temsilcilerin de bulunduğu bir salonda, OBASYA için çektikleri güzel bir film gösterildi. Ve kooperatifimize bir plaket verildi. Törende yaptığım konuşmada, her başarı hikayesinin yeni başarıları tetikleyeceğini belirttim, projemizin gerçekleşmesine destek verenlere teşekkür ettim ve ödülü sayıları ve etkileri giderek azalan kooperatifçiler, kooperatifimizin ortakları ve Manisalılar adına aldığımı söyledim.
Yaşadığım bu güzel kentin adı, son aylarda, çocuk istismarıyla, gebe kadına atılan tekmeyle, hayvanlara yapılan eziyetle duyulurken, kentimin adını bir başarı hikayesiyle duyurduğum için çok mutluyum. Ödül almak takdir edilmek gerçekten güzel duygu yarattı. Ankara’da aldığımız ödülü, iyi örnek olması ve yeni çalışmaların önünü açması açısından, kentimin yöneticilerinden, ilgili ve yetkili kurum, kuruluş ve kişilerinden de almak isterdik. Ancak sadece bizim kentimizde değil, genellikle bütün kentlerde, ödüllendirme teşekkür etme, teşvik etme alışkanlığı çok gelişmiş ve yaygınlaşmış değil.
Bize verilen ödülden aldığımız güçle yeni projelerin hazırlıklarına başladık. Obasya’da atçılık çalışmalarını başlatacağız. Kentimizin ilk At Otelini yapacağız. Küçüklerimiz için Poni (Midilli) Kulübü kuracağız.
Gerçekten Başarı Öyküleri yeni başarıları tetikliyor…
Karabulutlar kaplamış gökyüzünü
Kırılmış kolumuz kanadımız
Silahlarımız alınmış ellerimizden
Ordularımız dağıtılmış.
İhanet çöreklenmiş ülkeme kara bir yılan gibi
Kenetlenmiş çenelerimiz suskunuz.
Oysa esas olan, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır.
Bu da ancak bağımsız kalmakla olur. Bağımsızlıktan yoksun olan uluslar karanlıktan kurtulamazlar
Türk’ün onuru, Türk’ün yetenekleri büyüktür Türk’e tutsak olarak yaşamaktansa ölmek yaraşır,
Öyleyse ya bağımsızlık ya ölüm diyordu Mustafa Kemal.
Ya bağımsızlık ya ölüm! 26 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz başladı. Çarpışmalar sırasında Türk askeri, kahramanlık ve fedakârlıklarına yenilerini ekledi. Yeni bir destan yazılıyordu Anadolu’da alın teri göz nuru ve kanla yeni bir destan yazılıyordu Anadolu bozkırında.
Başkomutan Mustafa Kemal’in, 30 Ağustos 1922’de Zafertepe’den bizzat yönettiği Büyük Taarruz’la büyük bir zafer kazanıldı. Tarihe altın harflere yazılan 30 Ağustos Zaferi’nin ardından, Çalköy’de yıkık bir evin avlusunda kırık bir kağnı arabası çevresinde toplandı paşalar. Harita üzerinde durum değerlendirmesi yaptılar.
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, yanındaki, İsmet Paşa ve Fevzi Çakmak Paşa’ya Yunan Ordusunun yeniden savunma düzenine geçmesini önlemek ve Yunanları mağlup etmek için İzmir’e girmenin şart olduğunu söylüyordu. İzmir’in kurtarılmasının ardından Cumhuriyet’e giden yol açılmış olacaktı.
Mustafa Kemal, Batı Cephesindeki tüm subay ve erlere okunmak üzere bir bildiri kaleme aldı.
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları;
Afyonkarahisar-Dumlupınar Büyük Meydan Muharebesi’nde, zalim ve mağrur bir ordunun temel varlığını inanılmayacak kadar az bir zamanda yok ettiniz.
Büyük ve seçkin ulusumuzun fedakârlıklarına layık olduğunuzu kanıtladınız.
Sahibimiz olan büyük Türk ulusu geleceğine güvenmekte haklıdır.
Savaş alanlarındaki başarı ve fedakârlıklarınızı yakından görüp izliyorum.
Ulusumuzun size olan övgülerinin iletilmesine aracılık etme görevinin arkasını bırakmayacak, sürekli olarak yerine getireceğim. Ödüllendirme için başkumandanlığa öneride bulunulmasını, cephe kumandanlığına buyurdum. Bütün arkadaşlarımın, Anadolu’da daha başka meydan muharebeleri de verileceğini göz önünde bulundurarak ilerlemesini ve herkesin akıl gücünü ve yurtseverliğinin kaynaklarını kullanarak, yarışmayı bütün gücüyle sürdürmesini talep ederim.
Ordular, İlk Hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!”
Diyordu Mustafa Kemal
76 yaşında bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıyım. En büyük dileğim, milli bayramlarımızı coşkuyla kutlanması ve büyük zaferlerin, Atatürk gibi büyük kahramanların adının ve anısının sonsuza dek yaşatılmasıdır.
30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.
© Copyright 2024 - Yeni Manisa
E-mail : info@yenimanisa.com
gerekli
gerekli - yayımlanmayacak