Manisa’dan sebze ve meyve fiyatlarını düşürecek teklif Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Yapı Kooperatifler Meslek Komitesi üyesi Mustafa Pala’dan geldi.
Son aylarda sebze meyve fiyatlarında yaşanan fiyat artışları ve ardından açılan tanzim satış noktalarıyla ilgili açıklamada bulunan Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Yapı Kooperatifler Meslek Komitesi üyesi Mustafa Pala, "Sorunun temel kaynağı üretim azlığıdır. Ne yaparsak yapalım, tanzim satış noktaları düzenleyelim, üretimi artırmadan çözüm mümkün değil. Üretici ve tüketici arasındaki tedarik zinciri kısaltılmalı, kooperatifçilik ve seracılık desteklenmelidir" dedi.
Son aylarda sebze meyve fiyatlarında yaşanan fiyat artışları ve ardından açılan tanzim satış noktalarıyla ilgili açıklamada bulunan Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Yapı Kooperatifler Meslek Komitesi üyesi Mustafa Pala, “Sorunun temel kaynağı üretim azlığıdır. Ne yaparsak yapalım, tanzim satış noktaları düzenleyelim, üretimi artırmadan çözüm mümkün değil. Üretici ve tüketici arasındaki tedarik zinciri kısaltılmalı, kooperatifçilik ve seracılık desteklenmelidir” dedi.
Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Yapı Kooperatifler Meslek Komitesi üyesi Mustafa Pala, beraberinde Komite Başkanı Hikmet Oban ve komisyon üyesi Adnan Özgürler’le birlikte son zamanlarda artan sebze ve meyve fiyatları ile kooperatifleşmenin önemi hakkında basın açıklaması düzenledi. Açıklamasına son günlerde sebze meyve fiyatlarında yaşanan fiyat artışları ve açılan tanzim satış noktalarıyla başlayan Pala, “Sorunun temel kaynağı üretim azlığıdır. Ne yaparsak yapalım, tanzim satış noktaları düzenleyelim ki bunu geçici olarak söylüyoruz. Üretimi artırmadan çözüm mümkün değil. Üretim artırılacak. Bunun nasıl olacağıyla ilgili görüşlerimizde var. Biz aslında tarımda kendine yeten bir ülke olarak sayılıyorduk. Verimli topraklarımız var, ülkemizde dört mevsimi aynı anda yaşayabiliyoruz. Özellikle biz tarımda çok gelişmiş bir kent olmamıza rağmen tarım ürünlerinde, özellikle de sebzede sıkıntı çekilmesini anlamak gerçekten mümkün değil. Tarım ürünlerini kendi halkını doyurduktan sonra ihraç eden bir ülke olmamız gerekirken tarım ürünlerini ithal eden bir ülke konumuna geldik. Birçok ürünü, buğdayı, fasulyeyi, pirinci, nohudu, temel ürünlerimizin hepsini yurt dışından ithal etmeye başladık. Öyle olunca da yetmiyor. Ekonomide arz talep dengesi vardır. Bir ürüne talep çok, arz azsa o ürünün fiyatı artar. Bir ürüne arz çok, talep azsa o ürünün de fiyatı düşer. Bu, bu kadar açık bir durumdur” dedi.
“Tedarik zinciri kısaltılmalı”
Fiyatların düşmesi için en önemli faktörün tedarik zincirinin kısalması olduğunu vurgulayan Pala, “Öncelikle tedarik zincirinin kısalması gerekiyor. Üreticiden tüketiciye ulaşana kadar bir ya da iki kişiden geçtiğinde bunun fiyatı artmamış oluyor. En kısa tedarik zinciri de üreticiyle tüketiciyi buluşturacaksınız. Özellikle yerel seçimler öncesi başkan adaylarımıza duyurmak istiyoruz. Manisa’nın çevresinde sebze üretimi kent bahçeleriyle çoğaltılabilir. Seracılık desteklenebilir. Belediyeler de pazarlarda üretici pazarları açarlarsa üreticilerle tüketiciler bir araya gelerek tedarik zincirini kısaltmış olurlar. Bu çok zor bir düzenleme değil” ifadelerini kullandı.
“Kooperatifçiliğin desteklenmesi gerekiyor”
Tanzim satış noktalarının bir çözüm olmadığını kaydeden Pala, şunları söyledi:
“Kooperatifçilik ülkemizde gündeme getirilmezken, tanzim satışlarda yeniden kooperatifler akıllara geldi insanların. Tarım Kredi Kooperatiflerini kullandılar. Bu kooperatiflerin aldığı ürünleri belediyeler aracılığıyla pazarlamaya başladılar. Yine bir kooperatifi devreye sokmak durumunda kaldılar. Ben kooperatifçiliğin desteklenmesi gerektiğine inanıyorum.”
Türkiye bir zamanlar kendi kendine yeten ender ülkelerden biriyken şimdi birçok ürünün ithal edildiğini kaydeden Pala, "Rusya ve Ukrayna’dan buğday alıyoruz, Brezilya ve Arjantin’den kırmızı et, Kanada’dan mercimek, Rusya’dan mısır, Fransa’dan arpa, Srilanka’dan çay, ABD’den pirinç, Meksika’dan kuru fasulye, Hindistan’dan nohut, şimdi iyi durun İran ve Şili’den üzüm alıyoruz. Üzümün başkenti Manisa, dünyada üzümün en çok üretildiği yer. Buraya İran ve Şili’den üzüm geliyor. Bunların bir bölümü de sınırlarımızdan kaçak giriyor. O zaman bizim üzümümüzün içine karıştırıldığı için kalitesini düşürüyor. Ülke olarak verimli topraklarımız olmasına rağmen kendi ürettiğimiz kendimize yetmediği için ithalat yapmak durumunda kalıyoruz. Çare, tarım ürünlerinin üretimini çoğaltmak, arzı çoğaltmaktır. Bunun başka bir çözüm yolu yoktur."
Karabulutlar kaplamış gökyüzünü
Kırılmış kolumuz kanadımız
Silahlarımız alınmış ellerimizden
Ordularımız dağıtılmış.
İhanet çöreklenmiş ülkeme kara bir yılan gibi
Kenetlenmiş çenelerimiz suskunuz.
Oysa esas olan, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır.
Bu da ancak bağımsız kalmakla olur. Bağımsızlıktan yoksun olan uluslar karanlıktan kurtulamazlar
Türk’ün onuru, Türk’ün yetenekleri büyüktür Türk’e tutsak olarak yaşamaktansa ölmek yaraşır,
Öyleyse ya bağımsızlık ya ölüm diyordu Mustafa Kemal.
Ya bağımsızlık ya ölüm! 26 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz başladı. Çarpışmalar sırasında Türk askeri, kahramanlık ve fedakârlıklarına yenilerini ekledi. Yeni bir destan yazılıyordu Anadolu’da alın teri göz nuru ve kanla yeni bir destan yazılıyordu Anadolu bozkırında.
Başkomutan Mustafa Kemal’in, 30 Ağustos 1922’de Zafertepe’den bizzat yönettiği Büyük Taarruz’la büyük bir zafer kazanıldı. Tarihe altın harflere yazılan 30 Ağustos Zaferi’nin ardından, Çalköy’de yıkık bir evin avlusunda kırık bir kağnı arabası çevresinde toplandı paşalar. Harita üzerinde durum değerlendirmesi yaptılar.
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, yanındaki, İsmet Paşa ve Fevzi Çakmak Paşa’ya Yunan Ordusunun yeniden savunma düzenine geçmesini önlemek ve Yunanları mağlup etmek için İzmir’e girmenin şart olduğunu söylüyordu. İzmir’in kurtarılmasının ardından Cumhuriyet’e giden yol açılmış olacaktı.
Mustafa Kemal, Batı Cephesindeki tüm subay ve erlere okunmak üzere bir bildiri kaleme aldı.
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları;
Afyonkarahisar-Dumlupınar Büyük Meydan Muharebesi’nde, zalim ve mağrur bir ordunun temel varlığını inanılmayacak kadar az bir zamanda yok ettiniz.
Büyük ve seçkin ulusumuzun fedakârlıklarına layık olduğunuzu kanıtladınız.
Sahibimiz olan büyük Türk ulusu geleceğine güvenmekte haklıdır.
Savaş alanlarındaki başarı ve fedakârlıklarınızı yakından görüp izliyorum.
Ulusumuzun size olan övgülerinin iletilmesine aracılık etme görevinin arkasını bırakmayacak, sürekli olarak yerine getireceğim. Ödüllendirme için başkumandanlığa öneride bulunulmasını, cephe kumandanlığına buyurdum. Bütün arkadaşlarımın, Anadolu’da daha başka meydan muharebeleri de verileceğini göz önünde bulundurarak ilerlemesini ve herkesin akıl gücünü ve yurtseverliğinin kaynaklarını kullanarak, yarışmayı bütün gücüyle sürdürmesini talep ederim.
Ordular, İlk Hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!”
Diyordu Mustafa Kemal
76 yaşında bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıyım. En büyük dileğim, milli bayramlarımızı coşkuyla kutlanması ve büyük zaferlerin, Atatürk gibi büyük kahramanların adının ve anısının sonsuza dek yaşatılmasıdır.
30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.
© Copyright 2023 - Yeni Manisa
E-mail : info@yenimanisa.com
gerekli
gerekli - yayımlanmayacak