Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü. Ne yazayım diye düşünürken bulabilirsem seksenli yıllarda yazdığım bir şiiri paylaşmak geldi aklıma. Şimdi Muğla Üniversitesi’nde Profesör olan Kızım Çiğdem, ortaokulu ve liseyi İzmir Karşıyaka Lisesi’nde okudu. Hatırladığım kadarıyla 1980 yılında başladığı ortaokul birinci sınıftan lise son sınıfa kadar hep kültür kolu başkanlığı yaptı. Her ulusal bayramda ve her önemli günde, konuşma yapar şiirler okurdu. Okuduğu şiirlerin çoğunu hatta hepsini ben yazardım. “Mustafa Kemal’in Öğretmeni” şiirimi kendi ilkokul öğretmenlerim için yazmış ve kızıma vermiştim. Öğretmenlerimin benim yaşamım, başarılarım, dünyaya bakışım ve duruşum üzerindeki önemini şimdi daha derinden anlıyor ve biliyorum. Öğretmenlerim bana Mustafa Kemal’i sevmeyi ve öğrenmeyi öğrettiler. Kitap okuma sevgisini aşıladılar. Öğretmenlerle ilgili şiirimi sayfaya sığdırabilmek için dizeleri uzatmak kesmelerle ayırmak zorunda kaldım.
Mustafa Kemal’in Öğretmeni
Kolay değildi Mustafa Kemal’in öğretmeni olmak
toprağın işlenişi / tohumun ekilişi
toprağı delişi tomurcuğun / ışığa yönelişi / ne güzel
ne güzel bereketli hasatları düşlemek
güneş olup ışıtmalıydı / ısıtmalıydı / yırtmalıydı karanlıkları
Mustafa Kemal’in öğretmeni olmanın gereği buydu
Mustafa Kemal’in öğretmeniydi o
öğrencilerine önce Mustafa Kemal’i öğretmeliydi
mavi gözlerinden başlayıp bitimsiz maviliklerde
ak güvercinler uçurmalıydı
Mustafa Kemal’in barış tutkusunu anlatmalıydı
yurtta barış dünyada barış demeliydi
altın sarısı saçlarını söylemeliydi
sarı saçlarından sarı başaklara
yüzler güldüren hasatlardan
bacası tüten ve üreten fabrikalara geçmeliydi
birlikte üretim, hakça paylaşım demeliydi
o Mustafa Kemal’in öğretmeniydi
Mustafa Kemal ekmeliydi / gencecik beyinlere
Mustafa Kemal diyerek başladı ilk derse
bilgi ekecek / ışıyacak dünya / ısınacak toprak
yağmura susamış toprak gibiydi halk
yağmur ol yağ / güneş ol ışıt ısıt öğretmenim.
bilimin aydınlattığı yolda yürümek senin görevin
çünkü sen Mustafa Kemal’in öğretmenisin
Köy Enstitülerinde yetişen, öğretmenler gerçekten çok farklıydı. Adına şiirler yazdığım Mustafa Kemal’in aydınlık yüzlü o Cumhuriyet öğretmenlerini çok özlüyorum.
Tüm öğretmenlerimizin öğretmenler günü kutlu olsun.
Karabulutlar kaplamış gökyüzünü
Kırılmış kolumuz kanadımız
Silahlarımız alınmış ellerimizden
Ordularımız dağıtılmış.
İhanet çöreklenmiş ülkeme kara bir yılan gibi
Kenetlenmiş çenelerimiz suskunuz.
Oysa esas olan, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır.
Bu da ancak bağımsız kalmakla olur. Bağımsızlıktan yoksun olan uluslar karanlıktan kurtulamazlar
Türk’ün onuru, Türk’ün yetenekleri büyüktür Türk’e tutsak olarak yaşamaktansa ölmek yaraşır,
Öyleyse ya bağımsızlık ya ölüm diyordu Mustafa Kemal.
Ya bağımsızlık ya ölüm! 26 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz başladı. Çarpışmalar sırasında Türk askeri, kahramanlık ve fedakârlıklarına yenilerini ekledi. Yeni bir destan yazılıyordu Anadolu’da alın teri göz nuru ve kanla yeni bir destan yazılıyordu Anadolu bozkırında.
Başkomutan Mustafa Kemal’in, 30 Ağustos 1922’de Zafertepe’den bizzat yönettiği Büyük Taarruz’la büyük bir zafer kazanıldı. Tarihe altın harflere yazılan 30 Ağustos Zaferi’nin ardından, Çalköy’de yıkık bir evin avlusunda kırık bir kağnı arabası çevresinde toplandı paşalar. Harita üzerinde durum değerlendirmesi yaptılar.
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, yanındaki, İsmet Paşa ve Fevzi Çakmak Paşa’ya Yunan Ordusunun yeniden savunma düzenine geçmesini önlemek ve Yunanları mağlup etmek için İzmir’e girmenin şart olduğunu söylüyordu. İzmir’in kurtarılmasının ardından Cumhuriyet’e giden yol açılmış olacaktı.
Mustafa Kemal, Batı Cephesindeki tüm subay ve erlere okunmak üzere bir bildiri kaleme aldı.
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları;
Afyonkarahisar-Dumlupınar Büyük Meydan Muharebesi’nde, zalim ve mağrur bir ordunun temel varlığını inanılmayacak kadar az bir zamanda yok ettiniz.
Büyük ve seçkin ulusumuzun fedakârlıklarına layık olduğunuzu kanıtladınız.
Sahibimiz olan büyük Türk ulusu geleceğine güvenmekte haklıdır.
Savaş alanlarındaki başarı ve fedakârlıklarınızı yakından görüp izliyorum.
Ulusumuzun size olan övgülerinin iletilmesine aracılık etme görevinin arkasını bırakmayacak, sürekli olarak yerine getireceğim. Ödüllendirme için başkumandanlığa öneride bulunulmasını, cephe kumandanlığına buyurdum. Bütün arkadaşlarımın, Anadolu’da daha başka meydan muharebeleri de verileceğini göz önünde bulundurarak ilerlemesini ve herkesin akıl gücünü ve yurtseverliğinin kaynaklarını kullanarak, yarışmayı bütün gücüyle sürdürmesini talep ederim.
Ordular, İlk Hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!”
Diyordu Mustafa Kemal
76 yaşında bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıyım. En büyük dileğim, milli bayramlarımızı coşkuyla kutlanması ve büyük zaferlerin, Atatürk gibi büyük kahramanların adının ve anısının sonsuza dek yaşatılmasıdır.
30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.
© Copyright 2023 - Yeni Manisa
E-mail : info@yenimanisa.com
gerekli
gerekli - yayımlanmayacak