Adamın biri tezgah açmış balık satıyor.
Balık tezgahına gelen bir adam, iri bir balığı eline alıp, kuyruğunu kokluyor. Bunu gören balıkçı; “Hemşerim balık kokarsa baştan kokar, sen neden kuyruğunu kokluyorsun?” diye soruyor. Adam: “Bu balığın, başının koktuğu belli, ben kokuşma kuyruğa kadar gelmiş mi diye bakıyorum.” diye yanıtlar balıkçının sorusunu.
Kentlerde trafik sorunu yaşandığı belli, ancak sorun şimdi, büyükşehir uygulamasıyla köyden mahalleye dönüşen yerleşimlerde de yaşanmaya başlandı.
Kentler büyüdükçe, araç sayısı arttıkça yaşanılan sorunlarda giderek kartopu gibi büyüyor. Kentlerde yaşanılan sorunların en hissedileni en ağır yaşanılanı trafik ve otopark sorunu olarak çıkıyor karşımıza. Bu sorun sadece kentlerde yaşanmıyor, köyden mahalleye dönüşen yerleşimlerde de yaşanıyor.
Uzun bir giriş oldu ama ben henüz konuya giremedim. Daha fazla uzatmadan yazımın konusuna gireyim hemen: Manisa’nın yakınında Muradiye var. Muradiye önceden belediyelikti. Manisa Büyükşehir olunca, Muradiye mahalleye dönüştü. Bağyolu, Gülbahçe, Üçpınar ve bazı Yuntdağı Mahallelerine gitmek istediğinizde, Muradiye’den geçmek durumunda kalıyorsunuz. Muradiye’nin içinde trafik İstanbul’da olduğu gibi kilitleniyor. Giden gelen büyüklü küçüklü araçlar, iş makinaları hatta tırlar trafiği çekilmez hale getiriyorlar. Daracık yollar, tek katlı köy evleri varken ve araç sayısı bu kadar artmamışken sorun yaşanmıyormuş. Şimdi tek katlı köy evlerini yıkıp, aynı yerlere beş katlı apartmanlar yapıyorlar. Muradiye eğer yaşanılan sorunlara çözüm getirilmez ise, Manisa’nın en sorunlu mahallesi durumuna gelecek.
Muradiye’den geçtiniz diyelim, Bağyolu henüz Muradiye kadar sorunlu değil, ancak Gülbahçe’nin içinde iki aracın yan yana geçemediği yol var. Yuntdağı Mahallelerinin bazılarını ve Üçpınara bu yoldan geçerek ulaşıyorsunuz.
Muradiye, Bağyolu, Gülbahçe ve Üçpınar’dan Yuntdağı Mahallelerine ulaşım için, bu köylerin çevresinden geçen yeni bir çevre yoluna ihtiyaç var.
Kentlerdeki yığılma dönemi bitti, şimdi dağılma dönemi başlayacak ve Manisa’nın yakın çevresindeki köyden Mahalleye dönüşen Mahallelere adeta bir akın başlayacak. Daha ağır sorunlar yaşamamak için, bunun önlemi şimdiden alınmalıdır.
Muradiye’de, Muradiye’nin en az yirmi beş yıllık geleceğini planlayan bir düzenleme yapılamadığı için, bir kayıp yerleşim örneği çıktı karşımıza. Hızla betonlaşıyor. Betonlaşma arttıkça sorunlar artacak ve Muradiye daha da yaşanmaz duruma gelecektir. Tek caddesi işyerleriyle doluyor. Göreceksiniz yakında trafik işlemez olacaktır.
Yunusemre Belediyesi ve Manisa Büyükşehir Belediyesi, sorun daha da büyümeden önlem almalı yeni bir düzenleme ile, köyden mahalleye dönüşen yerleşimlerin sorunlarına çözüm bulmalıdır.
Kentlerin yakın çevresindeki yerleşimlerde, gerekli düzenlemeler yapılırsa, sağlıklı açılma sağlanarak kent merkezleri rahatlatılabilir. Yaşadığımız sorunların çözümü, köyden mahalleye dönüşen yerleşimlerin çevresinde yeni yerleşim alanları planlamasının hızla yapılması ulaşım sorunun köylerin çevresinden geçen yollarla çözümlenmesidir…
Karabulutlar kaplamış gökyüzünü
Kırılmış kolumuz kanadımız
Silahlarımız alınmış ellerimizden
Ordularımız dağıtılmış.
İhanet çöreklenmiş ülkeme kara bir yılan gibi
Kenetlenmiş çenelerimiz suskunuz.
Oysa esas olan, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır.
Bu da ancak bağımsız kalmakla olur. Bağımsızlıktan yoksun olan uluslar karanlıktan kurtulamazlar
Türk’ün onuru, Türk’ün yetenekleri büyüktür Türk’e tutsak olarak yaşamaktansa ölmek yaraşır,
Öyleyse ya bağımsızlık ya ölüm diyordu Mustafa Kemal.
Ya bağımsızlık ya ölüm! 26 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz başladı. Çarpışmalar sırasında Türk askeri, kahramanlık ve fedakârlıklarına yenilerini ekledi. Yeni bir destan yazılıyordu Anadolu’da alın teri göz nuru ve kanla yeni bir destan yazılıyordu Anadolu bozkırında.
Başkomutan Mustafa Kemal’in, 30 Ağustos 1922’de Zafertepe’den bizzat yönettiği Büyük Taarruz’la büyük bir zafer kazanıldı. Tarihe altın harflere yazılan 30 Ağustos Zaferi’nin ardından, Çalköy’de yıkık bir evin avlusunda kırık bir kağnı arabası çevresinde toplandı paşalar. Harita üzerinde durum değerlendirmesi yaptılar.
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, yanındaki, İsmet Paşa ve Fevzi Çakmak Paşa’ya Yunan Ordusunun yeniden savunma düzenine geçmesini önlemek ve Yunanları mağlup etmek için İzmir’e girmenin şart olduğunu söylüyordu. İzmir’in kurtarılmasının ardından Cumhuriyet’e giden yol açılmış olacaktı.
Mustafa Kemal, Batı Cephesindeki tüm subay ve erlere okunmak üzere bir bildiri kaleme aldı.
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları;
Afyonkarahisar-Dumlupınar Büyük Meydan Muharebesi’nde, zalim ve mağrur bir ordunun temel varlığını inanılmayacak kadar az bir zamanda yok ettiniz.
Büyük ve seçkin ulusumuzun fedakârlıklarına layık olduğunuzu kanıtladınız.
Sahibimiz olan büyük Türk ulusu geleceğine güvenmekte haklıdır.
Savaş alanlarındaki başarı ve fedakârlıklarınızı yakından görüp izliyorum.
Ulusumuzun size olan övgülerinin iletilmesine aracılık etme görevinin arkasını bırakmayacak, sürekli olarak yerine getireceğim. Ödüllendirme için başkumandanlığa öneride bulunulmasını, cephe kumandanlığına buyurdum. Bütün arkadaşlarımın, Anadolu’da daha başka meydan muharebeleri de verileceğini göz önünde bulundurarak ilerlemesini ve herkesin akıl gücünü ve yurtseverliğinin kaynaklarını kullanarak, yarışmayı bütün gücüyle sürdürmesini talep ederim.
Ordular, İlk Hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!”
Diyordu Mustafa Kemal
76 yaşında bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıyım. En büyük dileğim, milli bayramlarımızı coşkuyla kutlanması ve büyük zaferlerin, Atatürk gibi büyük kahramanların adının ve anısının sonsuza dek yaşatılmasıdır.
30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.
© Copyright 2024 - Yeni Manisa
E-mail : info@yenimanisa.com
gerekli
gerekli - yayımlanmayacak