2018 yılı sona ererken, kooperatifçilikten daha çok söz edilmeye başlandı. Kooperatifçiliği yetkililerden ne kadar sık duyarsak, daha hızlı kalkınır, daha güçlü oluruz.
21 Aralık 1844 tarihinde dünya kooperatifçilik hareketine öncülük eden ilk tüketim kooperatifinin İngiltere’de 28 dokuma işçisince kuruluşundan bu yana 174 yıl geçmiştir. Tüm dünyada kooperatif hareketi o denli gelişmiştir ki, bugün Uluslararası Kooperatifler Birliği (ICA) yaklaşık 90 ülkede 207 ulusal 9 uluslararası örgütü, 700 milyona yakın insanı çatısı altında toplayan en güçlü sivil toplum örgütüdür. Tüm gelişmekte olan ve gelişen ülkeler, kooperatifçiliği kalkınmanın en etkili araçlarından birisi olarak görüyorlar. Amerika’da kırsal kesimde elektrik dağıtımının % 90’ı kooperatifler eliyle dağıtılıyor. Tarımda gelişen birçok ülkede örneğin Hollanda’da ve birçok Avrupa ülkesinde kooperatifçilikten etkin biçimde yararlanılıyor.
Ülkemizde kooperatifçilik hareketi “altın dönemini” Atatürk’ün sağlığında yaşamıştır. Atatürk kooperatiflerin kurulmasına öncülük etmiş gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını sağlamıştır. Atatürk’ten sonra hiçbir lider kooperatifçiliğe Atatürk kadar sahip çıkıp, destek olmamıştır. Ecevit döneminde de özellikle kırsal kooperatifçiliğin gelişmesi için çalışmalar yapılmış ancak başlayan çalışmalar sürdürülememiştir. Bugün kırsal kesimde ve tarımda çekilen sıkıntıların bir nedeni de kooperatifçiliğe önem verilmeyişi ve gerekli özenin gösterilmemiş olmasıdır.
Ticaret ve Tarım Orman Bakanlıklarının yeniden kooperatifleri gündeme getirmesini olumlu bir gelişmedir, ancak yeterli değildir. Kooperatifler bir bakanlıkta toplanmalı ancak ilgili tüm bakanlıklar tarafından desteklenmelidir. Ülkemizde Kooperatiflerle Tarım Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve sayısız genel müdürlük ilgileniyor. Bakanlıkların ve ilgili birimlerin birbirleri arasında eşgüdüm yok. Kooperatiflerin bir bankasının olmayışı gelişmesini olumsuz yönde etkilemektedir. Çalışmalarını Türkiye’nin yardımıyla sürdüren Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Kooperatifler Merkez Bankası varken ülkemizde olmaması üzücü, üzücü olduğu kadarda düşündürücüdür.
Manisa’da kooperatifçiliğe baktığımızda birçok ile göre daha gelişmiş olduğunu görüyoruz. Konut, kırsal kalkınma, tarım ve turizm alanında ilgi çeken örnek çalışmalar yapılmıştır.
2019 yılı içinde, sosyal kooperatiflerin ve yenilenebilir enerji kooperatiflerinin kurulması için çalışmalar yapacağız.
Kooperatifler, ulusal ve evrensel barışı, dayanışma ve demokrasiyi güçlendirir. Kooperatifçiliğin toplumun güçsüz kesimleri için umut ışığı olabilmesi dileği ile 21 Aralık Dünya Kooperatifçilik Günü’nü kutluyor, merkezi ve yerel yönetimlerimizi kooperatiflere destek olmaya çağırıyoruz.
Karabulutlar kaplamış gökyüzünü
Kırılmış kolumuz kanadımız
Silahlarımız alınmış ellerimizden
Ordularımız dağıtılmış.
İhanet çöreklenmiş ülkeme kara bir yılan gibi
Kenetlenmiş çenelerimiz suskunuz.
Oysa esas olan, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır.
Bu da ancak bağımsız kalmakla olur. Bağımsızlıktan yoksun olan uluslar karanlıktan kurtulamazlar
Türk’ün onuru, Türk’ün yetenekleri büyüktür Türk’e tutsak olarak yaşamaktansa ölmek yaraşır,
Öyleyse ya bağımsızlık ya ölüm diyordu Mustafa Kemal.
Ya bağımsızlık ya ölüm! 26 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz başladı. Çarpışmalar sırasında Türk askeri, kahramanlık ve fedakârlıklarına yenilerini ekledi. Yeni bir destan yazılıyordu Anadolu’da alın teri göz nuru ve kanla yeni bir destan yazılıyordu Anadolu bozkırında.
Başkomutan Mustafa Kemal’in, 30 Ağustos 1922’de Zafertepe’den bizzat yönettiği Büyük Taarruz’la büyük bir zafer kazanıldı. Tarihe altın harflere yazılan 30 Ağustos Zaferi’nin ardından, Çalköy’de yıkık bir evin avlusunda kırık bir kağnı arabası çevresinde toplandı paşalar. Harita üzerinde durum değerlendirmesi yaptılar.
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, yanındaki, İsmet Paşa ve Fevzi Çakmak Paşa’ya Yunan Ordusunun yeniden savunma düzenine geçmesini önlemek ve Yunanları mağlup etmek için İzmir’e girmenin şart olduğunu söylüyordu. İzmir’in kurtarılmasının ardından Cumhuriyet’e giden yol açılmış olacaktı.
Mustafa Kemal, Batı Cephesindeki tüm subay ve erlere okunmak üzere bir bildiri kaleme aldı.
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları;
Afyonkarahisar-Dumlupınar Büyük Meydan Muharebesi’nde, zalim ve mağrur bir ordunun temel varlığını inanılmayacak kadar az bir zamanda yok ettiniz.
Büyük ve seçkin ulusumuzun fedakârlıklarına layık olduğunuzu kanıtladınız.
Sahibimiz olan büyük Türk ulusu geleceğine güvenmekte haklıdır.
Savaş alanlarındaki başarı ve fedakârlıklarınızı yakından görüp izliyorum.
Ulusumuzun size olan övgülerinin iletilmesine aracılık etme görevinin arkasını bırakmayacak, sürekli olarak yerine getireceğim. Ödüllendirme için başkumandanlığa öneride bulunulmasını, cephe kumandanlığına buyurdum. Bütün arkadaşlarımın, Anadolu’da daha başka meydan muharebeleri de verileceğini göz önünde bulundurarak ilerlemesini ve herkesin akıl gücünü ve yurtseverliğinin kaynaklarını kullanarak, yarışmayı bütün gücüyle sürdürmesini talep ederim.
Ordular, İlk Hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!”
Diyordu Mustafa Kemal
76 yaşında bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıyım. En büyük dileğim, milli bayramlarımızı coşkuyla kutlanması ve büyük zaferlerin, Atatürk gibi büyük kahramanların adının ve anısının sonsuza dek yaşatılmasıdır.
30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.
© Copyright 2024 - Yeni Manisa
E-mail : info@yenimanisa.com
gerekli
gerekli - yayımlanmayacak