Kısaltılmış adı Manisa Birlik olan Yeni Manisa Konut Üretim Yapı Kooperatifleri Birliği olarak, Manisa’nın batısında, 15.000 konutluk Yeni Manisa Projesi’ni gerçekleştirmek için başlattığımız çalışmalar sürüyor.
Yeni Manisa Projesi kentleşme ve kentlileşmenin bütünlük içinde ele alındığı, konutun çevresiyle bir bütün olarak düşünüldüğü, farklı bir kent dokusu kurma ve kentli yaratma, kent kültürünün oluşumuna katkıda bulunma çalışmasıdır.
Yeni bir kent dokusu yaratma çalışmasına başlamadan önce yaptığımız ilk saptama: “Yeni Manisa’da ağaçları, anıtları, sosyal donatıları ve konutları birlikte yükseltmek, kentleşme ve kentleşme için etkinlikler düzenlemek kent kooperatifçiliği anlayışımızın gereğidir.” şeklindeydi. Üretimin her aşamasında bu saptamaya uyulmuş. Yerleşim planına göre ağaçların dikilmesine konut temellerinin atılmasıyla başlanmış, konutlar bittiğinde dikilen ağaçların boyu kontları çoktan aşmıştır. Anıtlar konutlardan önce yapılmış. Sosyal donatıların üretilmesi konutlardan önce tamamlanmış ve kullanılmaya başlanmıştır.
Kentler büyüdükçe yalnızlıklar da büyüyor. Yalnızlaşan kent insanının yalnızlığını aşmasını kolaylaştıracak mekanların azlığı dikkate alınarak, sosyal donatılara, insanların “bizim” diyebileceği mekanlara ağırlık verilmiştir. Köydeki insanların yolları mutlaka köy meydanından geçer. Yolları köy meydanda kesişen köylüler birbirleriyle selamlaşıp hal hatır sorarlar. Çeşme başında buluşan kadınlar, birbirleriyle konuşurlar. Kentteki insan kalabalıklar içinde daha yalnızken, köydeki insan çokluğun getirdiği mutluluğu yaşar. Bu nedenle Öncü Yerleşiminde, Barış Alanına alan içinde çeşmelerin yapımı gerçekleştirildi.
Ülkemizin kentlerinin tamamına yakını “Bölünmüş Kentler” durumundadır. Gecekondular kenti ile apartmanlar kenti, varlıklı kesimlerin oturduğu kentle ile yoksul kesimlerin oturduğu kent bölünmüşlüğün tartışılmaz varlığını, gözler önüne sermektedir. Kentlerimizde gelinen kentlerin adıyla anılan mahalleler vardır. Kentlerimizin bölünmüşlüğü, ulusal dayanışmanın, toplumsal barışın güçlendirilmesini zorlaştırmaktadır.
Bölünmüşlüğü gidermek için Yeni Manisa’da, her etnik kökenden, her inançtan insanın bir arada olması için çalışıldı ve bu amaca da büyük ölçüde ulaşıldı. Öncü yerleşiminde bir anlamda ANADOLU SENTEZİ gerçekleştirilerek, bölünmüş kent görünümü giderilmeye çalışıldı. Yeni Manisa’da ülkenin her yöresinden gelmiş insanlar var. Yeni Manisa’da konut sahibi olmayı ortak amaç edindiler. Bu amacın gerçekleşmesi sırasında, genel kurullarda düzenlenen etkinliklerde birlikte oldular. Birlikte olmanın yararını Yeni Manisa’da konut sahibi olarak somut biçimde gördükleri için, birlikteliklerini kent yaşamının diğer alanlarına da taşıdılar. Konutların kura ile belirlediler. Farklı yörelerden gelen insanlar komşu oldular. Ülkenin değişik yörelerinden gelen insanların çocukları aynı bahçede, aynı meydanda oynuyorlar. Hızla sosyalleşiyorlar.
Gelir düzeylerindeki farklılığında yarattığı bölünmüşlük, aynı alan içinde farklı tipte, bahçeli iki - üç katlı ve çok katlı apartmanlar üretilerek giderilmeye çalışıldı.
Birlikte yaşamı güzelleştirmenin yolunun, GELENEK OLUŞTURMAK olduğunu düşünerek, Yeni Manisa’da kendi geleneklerimizi oluşturmak için kararlı biçimde çalışıyoruz. Toplumun çimentosu içindeki demirler gelenekler, beton ise, karşılıklı sevgi ve saygıdır. Gelenekleri olmayan toplumlar, en küçük depremlerde sarsılan yıkılan binalara benziyor.
Hızlı ve çarpık kentleşmeyle birlikte geleneklerimizi yitirdik. Yitirdiklerimizin yerine yenilerini koyamadık. Doğan boşluktan da Arabesk kültür çıktı. Yitirdiğimiz geleneklerimiz arasında, bayramlar ve bayramlaşmalar var. Dayanışma ve yardımlaşma var. Günümüzde İmeceden hiç söz edilmiyor. Gemisini kurtarana kaptan deniliyor. Bayram tatilini fırsat bilenler, tatil yörelerine taşınıyor. Bayramlarda kent sokakları boşalıveriyor. Bırakın kent halkının, bırakın mahallelinin birbirini tanıyıp selamlaşmasını aynı apartmanda oturanlar bile birbirlerini tanımıyorlar. İnsan ilişkilerinin sıcaklığını yaşayamıyorlar. Birbirlerine dokunamıyorlar. İmece geleneğini yeniden gündeme taşımak için, birlikte ağaçlar dikiyoruz. Birlikteliğin güzelliğini her etkinlikte yaşamaya çalışıyoruz. Hangi noktaya geldiğimizi de arada bir test ediyoruz. Örneğin, Barış Alanına Anfi Tiyatro’yu bağışlarla yaptırmak için yaptığımız girişimin olumlu sonuç verdiğini, İmecenin yeniden yeşertilebileceğini görüyoruz.
BİRLİKTE VAROLMAK. Birlikte varolma kavramını yeniden ele alıp, tartışmalıyız. Birlikte varolmak da yitirdiğimiz geleneklerimizden. Şimdi insanlar, birlikte varolma yerine sadece kendileri tek başlarına var olmayı hedefliyorlar. Kendilerinin varolması, başkalarının yok olmasını getirse bile umursamıyorlar. Hatta, kendilerinin varolması için, başkalarının yok olmasına çalışıyorlar.
İnsanlığın önündeki temel sorun, birlikte varolmayı başarmaktır. İnsanlar birlikte varolacaklar. Toplumlar, ülkeler birlikte varolacaklar. Firmalar birlikte varolacaklar. Birlikte varolmanın temelinde dayanışma vardır. Sadece bir kişinin varolmasının amaçlandığı toplumda da kıyasıya ölesiye öldüresiye bir yarışma vardır.
Yeni Manisa’da birlikte var olmayı temel bir amaç olarak öne çıkardık.
Öne çıkardığımız kavramlar arasında Yaşanabilirlik ve Sürdürülebilirlik hep temel ilkemiz oldu.
Kuruluşuna öncülük ettiğim, yaşamımın projesi olarak gördüğüm Yeni Manisa’da en büyük çalışmayı gelenek oluşturmak ve birlikte varolma kültürünü yaygınlaştırmak, KENT KÜLTÜRÜ’ne katkı yapmak için çalışıyoruz.
Birlikte varolmak, insan olmanın gereğidir. Birlikte varolmanın amaçlandığı toplumlarda, yarışmanın yerini dayanışma alıyor.. Yıllardır Yeni Manisa’da dayanışma yapıyoruz. Barış Alanında farklı etnik kökenlerden farklı kültürlerden, gelen insanlarla birlikte barış kardeşlik ve dayanışmayı güçlendirerek yaşıyoruz. Umarım bir gün, yapılanları sosyologlar araştırmacılar görür araştırır ve yazar. Bu konuda basınımızın desteğinin gerektiğini düşünüyorum.
Gelenek oluşturmak için insanların paylaşabileceği Barış Alanı gibi ortak mekanlara ihtiyacı olduğunu bildiğim için, benim denilebilecek mekanlardan çok, bizim denilebilecek mekanlara öncelik verdik. Bunun için şimdi, Yeni Manisa Barış Alanında bir Anfi Tiyatronun ve kitaplığın yapımını gerçekleştirdik.
Yeni kent dokuları, yeni yerleşim alanları üretirken Depreme karşı gerekli önlemler mutlaka alınmalıdır. Önlemler yasal zorunluluk olduğu için değil, yaşamsal gereklilik olduğu için alınmalıdır. 1990 yılında Yeni Manisa Projesi alanında zemin etüdü yaptırdığımızda, zemin etüdü yasal bir zorunluluk değildi. Biz insanımız için gerekli gördüğümüzden zemin etüdü yaptırdık ve etüde göre projelerimizi ürettik.
Çok katlı konutlar yerine, bahçeli ve az katlı konutlar önerdiğimizde Manisa’nın deprem bölgesi olduğu gerçeğini göz önünde tutuyorduk. İnşaatlarda hazır beton kullanılması şimdilerde zorunlu olsun diye tartışılırken biz on yıl önce konutlarımızda hazır beton kullanıyorduk. Manisa’ya ilk beton test preslerinden birisini Manisa’ya Manisa Birlik olarak biz getirdik. Sağlam konutlar üretmeye çalışıyoruz. Çünkü ürettiğimiz her konutu kendimiz için üretiyoruz. Kent denilince aklımıza rant gelmiyor...
KENTLEŞME GÜNÜMÜZDE ARTIK GELİŞME ANLAMINA KULLANILIR OLDU
KENTLİ OLMA DA YURTTAŞ OLMA ANLAMINA GELİYOR
Gelişmiş olabilmek için hem kentleşeceğiz, hem de kentlileşeceğiz. Kentleşme ve kentlileşmeyi hiç dilimizden düşürmüyoruz. Biz dilimizden düşürmediğimiz gibi toplumun gündeminde de olsun istiyoruz.
Manisa Birlik ve Birliğimizin ortağı kooperatiflerin yöneticileri olarak, yıllardır her ortamda tekrarladığımız düşüncelerimiz ve saptamalarımız var. Sorunların çözümü için, uygarca tartışmaktan ve uzlaşmaktan başka yolumuzun olmadığını da biliyoruz.
Konuşurken, tartışırken kullandığımız kavramlar, bu kavramlara yüklediğimiz anlamlar iyi anlatılıp, iyi anlaşıldığında ve bu konularda ortak bir dil oluştuğunda dayanışmamızın daha da güçlendiğini sorunlara daha kolay çözümler bulabildiğimizi gördük. Bunun için sıkça kullandığımız sözcük ve kavramları daha iyi anlaşılmamızı kolaylaştırmak açısından özetle sunuyorum:
MANİSA BİRLİK
Kısaltılmış adı Manisa Birlik olan Yeni Manisa Konut Üretim Yapı Kooperatifleri Birliği, Yeni Manisa Projesi’ni gerçekleştirmek üzere 1987 yılında kurulmuştur. Kuruluşundan bu yana, Yeni Manisa Projesinin gerçekleşmesi için yaptığı çalışmaların yanında, kentleşme-kentlileşme, sivil toplum, yerelleşme gibi konuların tartışılması ve geliştirilmesi süreçlerinin içinde olmaya özen göstermiştir. Bu tür çalışmaların içinde olmayı sivil toplum kuruluşu olmanın gereği saymıştır.
Kullandığımız kavramlar, bu kavramlara yüklediğimiz anlamlar iyi anlatılıp, iyi anlaşıldığında ve bu konularda ortak bir dil oluştuğunda Manisalılık dayanışmamızın daha da güçleneceğini düşünmekteyiz.
YENİ MANİSA PROJESİ
Manisa Birlik Yeni Manisa Projesini gerçekleştirmek için kuruldu. Manisa’nın sürdürülebilirliğinin bu projeye bağlı olduğunu düşünüyoruz.
Manisa kent merkezinden yaklaşık 3 km uzaklıkta bulunan 390 hektarlık alanda gerçekleştirilecek 60.000 kişinin yaşayacağı 15.000 konutluk Yeni Manisa Projesi, yeşili bol, her türlü ve yeterli sosyal kültürel donatıları olan, içinde mutlu biçimde yaşanacak, konutları ve çevresi bulunan, dayanışmanın yararını, konut gibi önemli bir sorununu çözerek somut biçimde görmüş ve bunu kent yaşamının her alanına taşımaya hazır insanların yaşayacağı, yeni bir kent projesidir.
Manisa’nın güneyindeki Spil Dağı doğal engeli, kuzeyindeki verimli Gediz ovası doğusunda bulunan gecekondular nedeniyle, büyüme alanı olarak salt batı yönü kalmaktadır. Eğer Yeni Manisa Projesi olmasaydı, Manisa’nın batısı da gecekondularla kuşatılmış olacaktı.
Planlamaya temel oluşturan yaklaşım ünite planlama kavramıdır. Proje alanı içerisinde rasyonel uygulama süreçlerini gündeme getirecek hem şekil olarak ve hem de bir bütünün parçası olarak işlev görecek esnek bir planlama yaklaşımı olarak geliştirilen ünite planlama kavramı projenin temel unsurunu oluşturmaktadır.
Klasik parselasyon sisteminin dışında örgütlenme biçimini yansıtıcı bir öge olan konut adaları yaklaşımı planlamada esas alınmıştır. Bunun ardında yatan temel mantık, kullanıcı kitlelerin kendi örgütlenme modelleri çerçevesinde yaşam çevrelerine ilişkin temel kararlarda daha belirleyici bir konuma sahip olmalarıdır. Bu alanda sadece servis girişleri ve yapılaşma koşulları emsal olarak belirlenmiş adalarda, konut dışı kullanımların konut sahibi olacakların istemleri doğrultusunda düzenlenmesine açık bir sistem kullanılmıştır. Bu yaklaşım Önce Yerleşiminde yeni özgün örneklerin üretilmesini kolaylaştırmıştır.
Proje alanı içinde, üç türlü yoğunluk ve yapılaşma dokusu önerilmiş, bu belirlemeyi yaparken konut isteyenlerin yaklaşık üçte biri ile yapılan anketlerin sonuçları temel alınmıştır. Adaların içinde emsali aşmayan farklı yüksekliklere izin verilmesi, mimarlara yerleşim ve konut projelerini yaparken güneşi rüzgarı ve manzarayı dikkate almalarını sosyal donatılar, yeşil alanlar, parklar bahçeler ve oyun bahçeleri yapmalarını kolaylaştırmıştır.
Yeni Manisa’da ağaçları, anıtları, sosyal donatıları ve konutları ile birlikte yeni bir kent kurmak, sağlıklı kentleşme ve kentlileşme için etkinlikler düzenlemek, birlikte iş görme alışkanlığını, güçlendirip yaygınlaştırmak Yeni Manisa Projesi’nin önde gelen temel amaçlarından birisi olmuştur.
Yeni Manisa Projesi ile karşılıklı sevgi, saygı ve iyi komşuluk ilişkileri, çevreye uyum, doğa sevgisi, barış, kardeşlik, dayanışma gibi evrensel değerlerin korunup güçlendirilmesi ve yepyeni umutların filizlendirileceği yeni bir yerleşim, sağlıklı kentleşme ve kentlileşme olarak özetleyebileceğimiz yeni bir yaşam biçimi amaçlanıyor.
Yeni Manisa Projesi ile Manisa’nın batısında, sağlıklı kentleşme ve kentlileşme adına batıya yeni bir kapı aralanıyor.
Yeni Manisa, üç tarafı gecekondularca kuşatılan Manisa’nın sağlıklı kentleşme ve kentlileşme yolunda batıya açılan uygarlığa geçiş kapısıdır.
YERELLEŞME
Küreselleşme ve yerelleşme eş zamanlı olarak tartışılıyor. Türkiye uluslararası ilişkileri geliştirme uluslararası kurumlara katılma çalışmalarını sürdürürken, yerelleşmeyi de tartışıyor. İnsanlar seçimden seçime oy kullanmakla yetinemeyeceklerini dile getirmeye başladılar. Temsili demokrasinin sıkıntılarını yerel düzeyde gidermenin yollarını arıyorlar. Katılmak, etkilemek yönlendirmek, etkin biçimde karar süreçlerinin içinde olmak istiyorlar. Kent Meclislerinin etkinleştirilmesi isteniyor. Ülkede giderek yaygınlaşıp etkinleşen Sivil Toplum Örgütleri yönetimin içinde olmanın, yönetimleri denetlemenin yollarını arıyorlar. Bu nedenle Yeni Manisa’da sosyal donatılara ağırlık verilmiş ve üretimleri kooperatifler tarafından gerçekleştirilmiştir. Öncü yerleşiminde Site Meclis Salonu olarak da kullanmakta olduğumuz çok amaçlı salonun üretimi konutlardan önce gerçekleştirilmiştir.
Konutların anahtarlarının tesliminden sonra Site Yönetimine geçilerek, yerel düzeyde sürekli katılımın işbirliği ve dayanışmanın somut örnekleri sergileniyor. Bu amaçla, üyelerin tümünü alabilecek şekilde, çok amaçlı kullanıma uygun Site Meclis Salonu’nun önceden yaptırılmış olmasının doğruluğu sürekli olarak dile getirilmeye başlandı.
Tartışarak karar üreterek, ürettiğimiz kararlara tartışmasız uyarak, birlikte yaşamın yararlarını öne çıkarmaya çalışıyoruz. Oysa günümüzde birlikte olmanın kavga ve kırgınlık getireceği ön yargısı var. Genellikle de böyle oluyor, apartman ve site yönetim toplantıları genellikle kavgayla sonuçlanıyor. Oysa ilkeler önceden belirlendiğinde kurallar birlikte konulduğunda, toplantılar verimli hale getirilebiliyor. Düşünce atölyeleri durumuna dönüştürülebiliyor. Öncü yerleşiminde bunu başardığımızı düşünüyorum.
Öncü Site Okulu çalışması, kaynaşmamızı kolaylaştıran, bilgilenmemizi sağlayan, karar üretmeyi öğrendiğimiz bir çalışma oldu. Site Okuluna öğretmen olarak, vali ve belediye başkanının da katılması, hem ilgiyi hem de beklenenin sağlanmasını kolaylaştırdı.
KENTLEŞME - KENTLİLEŞME
Türkiye’de yaşanan, kentleşme süreci içinde bir yandan kentlerin ölçeği, diğer yandan kentlerin biçimini belirleyen süreçler değişmektedir. Gelişmeler yeni arayışları zorunlu kılmaktadır. Merkezi denetimin azaltılması, yerel temsil ve katılımın özendirilmesi gibi önlemler tartışılmaktadır. Hızlı kentleşmenin getirdiği sorunlara Merkezi Yönetimin çözüm arayışları sonuçsuz kalırken, yerel yönetimlerin etkinleştirilmesi tartışmaları yoğunlaşmaktadır.
Türkiye’de 1950’li yıllarda başlayan kentlere göç Yerel Yönetimleri ve Devleti hazırlıksız yakalamış, kentlerin çevresi gecekondu mahalleleri ile kuşatılmıştır. Kentsel nüfus hızla artmış, ancak sağlıklı düzenli kentleşme sağlanamamıştır. Bu Manisa’da da böyle olmuştur. Kentler ayakları bedenini taşımayan kalbi tekleyen, kan damarları sürekli tıkanan şişman hasta insanlara dönüşmüştür.
Bu arada yoğun yapılaşma ve betonlaşma nedeniyle kentlerin tarihi kimlikleri, doğal zenginlikleri de yok olup gitmektedir.
ESKİ TARİHİ KENTİ KORUMANIN TEK YOLUNUN YENİ KENTİ KURMAK OLDUĞUNU SÖYELEDİK VE YENİ MANİSA PROJESİNİ ÖNERDİK
Altını çizerek belirtmek gerekir ki, eski tarihi kenti korumanın bir tek yolu vardır, o da, yeni kenti kurmaktır. Yeni kenti kurmadan eski kenti koruyamazsınız. Eski kentin yaşanabilirliğinin, sürdürülebilirliğinin tek koşulu yeni kenti kurmaktır. Yeni yerleşim iki şekilde kuruluyor; ya Manisa’da da olduğu gibi gecekondulardan oluşan Turgut Özal, Adnan Menderes mahalleleriyle düzensiz, sağlıksız gecekondulaşma şeklinde, ya da Yeni Manisa’da olduğu gibi, çağdaş biçimde. Yeni Manisa Projesi gibi çağdaş girişimler desteklenmediğinde, çağdışı yerleşmeler gündeme geliyor. Siyahla beyaz, geceyle gündüz, ilkellikle çağdaşlık, iyilikle kötülük arasındaki farklar ne denli açıksa, tercihimizde o denli açık olmalıdır. Gecekondulaşma mı? Düzenli kentleşme mi? sorusuna elbet ki, herkes “düzenli kentleşme” diyor. Ancak, düzenli kentleşme için gerekli planlama, kentsel arsa üretimi yapılmıyor. Örgütlenme özendirilmiyor. Bunlar yapılmayınca da gecekondulaşma çığ gibi büyüyor.
Kente göç edenler, kentlerde yaşamaya başlamışlar ancak kentli olamamışlardır. Bugün, kentlerde oturanların yarısına yakını kentlerin çevresinde her türlü fiziki ve sosyal, kentsel altyapıdan yoksun olarak sağlıksız konutlarda oturmaktadırlar. Sağlıklı kentleşme sağlanamayınca, kentlileşme yolunda da başarı sağlanamamaktadır. Kentimizde sağlıksız kentleşmenin gecekondulaşmanın güncel örnekleri olarak, Manisa Çöplüğünün kıyısına kurulan Turgut Özal ve Adnan Menderes mahalleleri gösterilebilir. Sağlıksız yerleşmelerde kentleşme ve kentlileşmenin sorunlarının yuvarlanan kartopu gibi giderek büyüyüp ağırlaşacağı, yerel yönetimlerin sorunlara çözüm getirmede güçlük çekeceği tartışmasız bir gerçektir. Bu çarpık yapılaşmaya göçlerin neden olduğunu söyleyerek işin içinden çıkamaz, sorumluluktan kurtulamayız. Acaba, kentin gelişme yönünde yeterli miktarda kentsel arsa üretilseydi, gerekli diğer önlemler alınsaydı, örgütlenme özendirilip kolaylaştırılsaydı, konut edinmek isteyenlere güvenceler verilseydi, gecekondulaşmanın bu boyutlara ulaşması önlenemez miydi diye düşünmeliyiz. Planlama yapılaşmanın önüne geçirilebilseydi, sorumlu aramakla zaman öldürmek yerine, sağlıklı kentleşme adına işbirliği yapmaktan başka bir yolun olmadığını görmekte daha fazla gecikilmeseydi durum daha farklı olabilirdi. Yeni Manisa Öncü Yerleşiminde, yaşılan sorunlardan gerekli dersler çıkarılarak, tüm çalışmalar gözden geçirilerek, neyin yapılmaması gerektiği saptanmış ve Yeni bir model geliştirilmeye çalışılmıştır. Yapamadıklarımız için mazeret üretme yerine, tüm gücümüzü ortaya koyarak, marifet gösterilmeye çalışılmıştır.
SİVİL TOPLUM
Yerel yönetim ve sivil toplum çağımızın anahtar kavramlarının önde gelenleridir. Yerel yönetim çok daha eski bir tarih ve geleneğe sahip olduğu halde, sivil toplum ancak tartışma gündemimize yeni aldığımız bir kavram. Henüz yeterince anlaşılabilmiş bir kavram da olmamasına karşın son yıllarda öncelik ve önem kazanmıştır. 1996 yılında İstanbul’da yapılan Habitat II Kent zirvesinde Sivil Toplum Örgütleri öne çıkarıldı. Kısaca, sivil toplum, “yönetim” dışındaki tüm kuruluşları içeren, devletçe düzenlenmeyen toplumsal ilişkiler alanı olarak görülebilir.
Baskıcı ve otoriter düzenlerin temel göstergelerinden birinin sivil toplumun varlığından duyulan aşarı rahatsızlık, onu yeşertmeme ya da yok etme çabaları olduğunu söyleyen birçok düşünüre göre, belirli bir gelişmişlik düzeyine ulaşmış bir sivil toplum yapısı olmadan demokrasiden söz etmek güçtür. Sivil toplumun gelişmesi, özgür birey, örgütlü toplumun gelişmesiyle birlikte olacak, sivil toplum geliştikçe de demokrasimiz gelişip derinleşecektir. Bunun kentlileşme, kentli yurttaş olma ile eş anlamlı olduğunu düşünerek, kentlileşmeyi kentleşme çalışmamızın hemen yanına koyduk. Tuğlaları döşeyerek binalarımızı yükseltirken, sürekli olarak etkinlikler düzenleyip, tanışıklıkları çoğaltmaya çalıştı. Barış Alanı çalışmamızı duyurmak için, daha konutlarımız yapılmadan Barış Alanında on binlerce kişinin katıldığı Barış Manço konseri düzenledik.
KENT KOOPERATİFÇİLİĞİ
Kooperatifler gönüllü sivil toplum kuruluşları olarak, dar ve orta gelir grubundan olan ortaklarının sınırlı katkılarıyla konut ihtiyacının karşılanması için çalışma yapmaktadırlar. Ancak, tek başına konut, sağlıklı bir yaşam için yeterli olamamaktadır. Konutun çevresi, konutun bulunduğu alanın fiziki ve sosyal altyapısı, konutlarda otaracak olanların gelir ve kültür düzeyleri de büyük önem taşımaktadır. Habitat II Kent zirvesinde, konutun insan hakkı olduğu belirlenirken, yaşanabilir ve sürdürülebilir yerleşmeler kavramları öne çıkarıldı. Yaşanabilirliğin ve sürdürülebilirliğin sağlanması çalışma alanının sadece konutla sınırlandırılmasıyla mümkün olamaz. Bu düşüncelerle konut kooperatiflerinin ilgi alanlarını sadece konut üretimi ile sınırlandırmaması, konutun dışına, çevresine kentin tümüne taşırması kent kooperatifçiliğini bir gereklilik olarak ortaya çıkarmıştır. Bu nedenle Öncü Yerleşiminde kent kooperatifçiliğini yaşama geçirmek için çalıştık.
Yaşanabilir ve sürdürülebilir bir yerleşim yerinin kurulmasında kent kooperatifçiliği ile başarılı olunabileceği düşünülmüştür. Böylece kentli bağlılığı güçlenecek, sorunlar daha kolay çözümlenebilecektir. Örgütlenerek sorun çözme, kişileri daha büyük sorunları birlikte çözmek için işbirliğine ve dayanışmaya yöneltecek, toplumsal barış ve dayanışma güçlenecektir. Manisa Birlik böyle bir anlayışın ve bu anlayışa uyan bir dayanışmanın sonucunda ortaya çıkmıştır. Böyle bir anlayış nedeniyle varlığını sürdürme kararlılığı içindedir. Geleceğinin güvencesi de bu yardımlaşma, dayanışma anlayışı, yaşanabilir ve sürdürülebilir bir yerleşme kurma konusundaki kararlılığıdır.
Kent Kooperatifleri ile çalışma alanları sadece konut üretimiyle sınırlandırılmamakta, yeni bir kentin üretimi amaçlanmaktadır. Ancak çoğunluğu orta gelir grubundan olan kooperatif ortakları konutun üretimi için gerekli parayı öderlerken, üretilen yeni kentin fiziki ve sosyal altyapısı için de ödeme yapmak zorunda kaldıklarından konutların üretimi gecikebilmektedir.
Çalışma alanını konut üretimiyle sınırlandırmayan kent kooperatifleri, çalışma süresini de konut teslimiyle sınırlandırmamaktadırlar. Konut edinerek kooperatifçiliğin yararını somut biçimde gören kooperatif ortakları, kooperatifçilikten kent yaşamının diğer alanlarında da yararlanmak için, birlikteliği site yönetimleri ile sürdürmektedirler.
Yeni Manisa Projesi, “ben Manisalıyım, ben Manisa’yı Manisalıları seviyorum, sağlıklı kentleşme istiyorum, Manisa’nın sağlıklı biçimde büyümesini istiyorum, toplumsal barışın güçlenmesinden yanayım” diyenlerin desteklediği bir proje durumuna getirilmiştir.
Yeni Manisa Projesi’nin uygulanmakta olduğu alanda yaklaşık 1500 konutun inşaatı tamamlanmıştır. İnşaatı tamamlanan konutlara kooperatif ortakları taşınmaktadırlar.
Manisa’da konut ihtiyacı büyük bir hızla büyümektedir. Yeterli düzeyde konut üretilemediğinden, kentin çevresi gecekondu mahalleleri tarafından kuşatılmaktadır.
Özellikle kentsel arsa üretiminde toplumsal yarar önde tutularak sürdürülmeli, haksız rantların oluşumu önlenerek kentin geleceği güvence altına alınmalıdır.
Manisa’da, Küreselleşme, Yerelleşme, Yerel Demokrasi, Katılım, Sivil Toplum Örgütü, Proje Demokrasisi gibi kavramlar, Yeni Manisa Projesi ile tartışılmaya başlanmıştır. Bu tartışmalara kent yaşamını ve demokrasiyi yakından ilgilendiren yeni konu başlıkları eklenmeye ve başlatılan tartışmaları sürdürmeye kararlıyız.
Yeni Manisa Projesi sadece Manisa için değil, sadece Ege Bölgesi için değil, kentlerimizin tümü için örnek olabilecek bir uygulamadır.
Örgütlenme biçimi, kentsel planlama anlayışı, arsa üretim modeli, konut kooperatifçiliği anlayışına eklediği kent kooperatifçiliği yorumu nedeniyle ilgi çeken bir örnek uygulama durumundadır.
Manisa Birlik yaptıklarıyla, yurttaşlardaki, önemli sorunları yardımlaşarak örgütlenerek çözebilecekleri duygusunu güçlendirmiştir. İnsanlarımızı örgütlenmeye özendirmektedir. İnsanlarımızın örgütlenerek iş kotarma isteği törpülenmemeli, örgütlenen insanlar yıldırılmamalı aksine özendirilmelidir. Bu yapıldığında, toplumsal barış ve dayanışma güçlenir. Bu yapıldığında, birlikte iş kotarma alışkanlığı gelenekselleşir. Yeni Manisa Projesi’nin bir önemli yararı da, insanlarda örgütüne iyi gününde olduğu gibi zor gününde de sahip çıkma bilincini güçlendirmesidir.
Tüm engellemelere ve çekilen sıkıntılara karşın, Manisa Birlik kooperatifleri ve bu kooperatiflerin üyeleri örgüt içinde kalma kararlılığından ödün vermemişlerdir. Örgütlerine sahip çıkmışlardır ve çıkmaktadırlar.
Şimdi Yeni Manisa örgütlüğü içinde yer alanlar, Birlik ve kooperatif yöneticileri, kooperatif üyeleri yeni bir kent kurmanın coşkusunu çekilen sıkıntıların üstünde tutuyorlar.
Hava kirliğinden, otopark ve yeşil alan sıkıntısından, kentin yoğunluğundan gürültüsünden stresinden uzakta, güzel çağdaş bir kent kurmanın coşkusunu yaşıyorlar.
“Eski köye yeni adet” diye, eski yapılara yenilikleri monte etmek, eskinin koşulları içinde yenileşebilmenin güçlüğünü anlatan bir özdeyişimiz vardır. Çevre ve insanın etkileşim içinde olduğu, insanın çevreyi, çevrenin de insanı belirlediği biliniyor. Yeni adetler, yeni yöntem ve uygulamalar için yeni bir çevreye gereksinim var. Yeni bir anlayış ancak yeni bir mekanda gelişip güçlenebilecektir. Kentlileşme, köyleştirilen gecekondularla kuşatılan kentlerde değil, yeni çağdaş yerleşmelerde sağlanacaktır. Yeni kentlerin kurulup işletilmesinde de kent kooperatiflerine büyük görevler düşecektir. Kent yaşamının düzenlenmesinde, yeni bir kültürün oluşumunda kent kooperatiflerinin büyük katkısı olacaktır.
Yenileşmeyi, küreselleşmeyi, küreselleşirken yerelleşmeyi, barışın güçlenmesini bunun için de ulusal ve uluslararası dayanışmayı geliştirip güçlendirecek bir anlayışı ancak yeni yapılanmalarla yeni kentlerde filizlendirip geliştirmek mümkün olabilecektir.
Türkiye kentleşerek gelişecek, kentlileşerek demokrasisini güçlendirecektir.
Kentleşmeye ve kentlileşmeye kooperatiflerin katkısı giderek daha da artacaktır. Kooperatiflerle yeni yerleşmeler daha kolay kurulacak, kooperatiflerle insanlar karar süreçlerinin içinde etkin biçimde yer alarak, kentlileşmeyi hızlandırıp demokrasiyi güçlendireceklerdir.
Kooperatifler konut üretmenin, kent kurmanın, kentlileşmenin, Eğitimin ve ulusal barışın güçlendirmenin etkin araçları olabileceği yeni Manisa Öncü Yerleşimi ile gösterilmiştir.
Üretime başlarken saptanılan ağaçlar, anıtlar, sosyal donatılar ve konutlar sıralamasından hiç ödün verilmemiş, ağaçlar konutların temelleri atılırken dikilmiş ve anıtlar insanlar siteye taşınmadan yapılmıştır.
Tüm kentlerin su kıyısında kurulduğu dikkate alınarak,Yeni Manisa Öncü yerleşiminde ve Birlik Parkında su öne çıkarılmış. Manisa Tarzanı anıtı destisinden sürekli su dökülür biçimde yapılmış, site içinde dere görünümlü kanallardan sürekli su akması temin edilmiştir. Sitenin tümünü dolaşan doğal su arklarını yaparken, tek kuşkumuz sürdürülebilirliği sağlama konusunda olmuştu. Ancak gördük ki, isteyince oluyor. Yıllardır Öncü yerleşiminde su site içinde dolaşıyor ve bu suda yüz binlerce balık çoğalarak yaşamını sürdürüyor. Site içinde serbest dolaşan ördek, kaz, tavşan ve özellikle tavus kuşlarının da uyum sağladıklarını serbest olmalarına karşın siteden ayrılmadıklarını görüyoruz. Tavus kuşları siz çınar altında çayınızı yudumlarken yanınızdan geçip gidiyor. Hatta uzattığınız çekirdeği elinizden alıyor. Park ve bahçemizden, sosyal tesisimizden salt site kat malikleri yararlanmıyor. Tüm Manisa yararlanıyor.
Çalışmalarımızda halkımızın, yardımlaşmaya, toplumsal barışa, önem verdiğini, birlikte çalışmaya yatkın olduğunu gördük.
Yeni Manisa Öncü Sitesi kentleşmede öncü ve özgün bir örnektir. Sadece Yeni Manisa Projesi kapsamındaki kooperatifler tarafından değil, ülkenin değişik kentlerinde birçok kooperatif tarafından örnek alınmaktadır.
Bir Kent Kooperatifinin Özgün Öyküsü ANADOLU SENTEZİ adlı kitapta ÖNCÜ’nün öyküsü anlatılmıştır.
Katı Atıkların Yeniden Kazanımı (KAYK) Projesi Öncü Sitesinde geliştirilmiş ve uygulamaya konulmuş, çalışma Çöp Deyip Geçme kitabında anlatılmıştır.
Yeni Manisa Projesi ile ilgili diğer ayrıntıların web sayfamızda olduğunu belirtir en içten saygılarımı sunarım.
Karabulutlar kaplamış gökyüzünü
Kırılmış kolumuz kanadımız
Silahlarımız alınmış ellerimizden
Ordularımız dağıtılmış.
İhanet çöreklenmiş ülkeme kara bir yılan gibi
Kenetlenmiş çenelerimiz suskunuz.
Oysa esas olan, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır.
Bu da ancak bağımsız kalmakla olur. Bağımsızlıktan yoksun olan uluslar karanlıktan kurtulamazlar
Türk’ün onuru, Türk’ün yetenekleri büyüktür Türk’e tutsak olarak yaşamaktansa ölmek yaraşır,
Öyleyse ya bağımsızlık ya ölüm diyordu Mustafa Kemal.
Ya bağımsızlık ya ölüm! 26 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz başladı. Çarpışmalar sırasında Türk askeri, kahramanlık ve fedakârlıklarına yenilerini ekledi. Yeni bir destan yazılıyordu Anadolu’da alın teri göz nuru ve kanla yeni bir destan yazılıyordu Anadolu bozkırında.
Başkomutan Mustafa Kemal’in, 30 Ağustos 1922’de Zafertepe’den bizzat yönettiği Büyük Taarruz’la büyük bir zafer kazanıldı. Tarihe altın harflere yazılan 30 Ağustos Zaferi’nin ardından, Çalköy’de yıkık bir evin avlusunda kırık bir kağnı arabası çevresinde toplandı paşalar. Harita üzerinde durum değerlendirmesi yaptılar.
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, yanındaki, İsmet Paşa ve Fevzi Çakmak Paşa’ya Yunan Ordusunun yeniden savunma düzenine geçmesini önlemek ve Yunanları mağlup etmek için İzmir’e girmenin şart olduğunu söylüyordu. İzmir’in kurtarılmasının ardından Cumhuriyet’e giden yol açılmış olacaktı.
Mustafa Kemal, Batı Cephesindeki tüm subay ve erlere okunmak üzere bir bildiri kaleme aldı.
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları;
Afyonkarahisar-Dumlupınar Büyük Meydan Muharebesi’nde, zalim ve mağrur bir ordunun temel varlığını inanılmayacak kadar az bir zamanda yok ettiniz.
Büyük ve seçkin ulusumuzun fedakârlıklarına layık olduğunuzu kanıtladınız.
Sahibimiz olan büyük Türk ulusu geleceğine güvenmekte haklıdır.
Savaş alanlarındaki başarı ve fedakârlıklarınızı yakından görüp izliyorum.
Ulusumuzun size olan övgülerinin iletilmesine aracılık etme görevinin arkasını bırakmayacak, sürekli olarak yerine getireceğim. Ödüllendirme için başkumandanlığa öneride bulunulmasını, cephe kumandanlığına buyurdum. Bütün arkadaşlarımın, Anadolu’da daha başka meydan muharebeleri de verileceğini göz önünde bulundurarak ilerlemesini ve herkesin akıl gücünü ve yurtseverliğinin kaynaklarını kullanarak, yarışmayı bütün gücüyle sürdürmesini talep ederim.
Ordular, İlk Hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!”
Diyordu Mustafa Kemal
76 yaşında bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıyım. En büyük dileğim, milli bayramlarımızı coşkuyla kutlanması ve büyük zaferlerin, Atatürk gibi büyük kahramanların adının ve anısının sonsuza dek yaşatılmasıdır.
30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.
© Copyright 2023 - Yeni Manisa
E-mail : info@yenimanisa.com