18 Eylül 2013

Ben Anadolu


Yıldız Kenter’i izledim 19 Kasım 2007, Pazartesi akşamı Celal Bayar Üniversitesi Süleyman Demirel Salonu’nda. 17 yıl önce de izlemiştim Ben Anadolu’yu yine Yıldız Kenter’den. Yıldız Kenter 60 yıldır sahnede. Dile kolay. O’nun yaşındaki birçok kadın yatağından, koltuğundan kalkamıyor. O iki buçuk saat sahnede kalmayı beceriyor. Nasıl bir enerji bu böyle? Anlamak zor.

Evet, “Ben Anadolu”, 17 yıl sonra Kent Oyuncuları tarafından yeniden sahneleniyor. Ve biz Celal Bayar Üniversitesi sayesinde oyunu Manisa’da izleyebiliyoruz. Sağ olasın Sayın Semra Öncü. Binlerce teşekkür sana. Bu kentin kültür sanat yaşamına da katkıda bulunuyorsun. Kentle bütünleşen üniversite bu olsa gerek.

Ben Anadolu’yu her izlediğimde, Anadolulu olduğum için yürek kafesimin daha çok kabardığını hissederim. Bu topraklarda doğduğuma ve yaşadığıma sevinirim.

Güngör Dilmen ne güzel yazmış “Ben Anadolu”yu Yıldız Kenter ne güzel oynuyor. 

Güngör Dilmen'in uygarlıklara analık etmiş, üstünde bilinçsizce yaşadığımız Anadolu toprağının mitolojik, tarihsel, toplumsal, insansal boyutlarını bu coğrafyanın ayrılmaz parçaları olan 'kadınlar' aracılığıyla yeniden yaşatan 'Ben Anadolu'  Bereket tanrıçası Kibele ile başlıyor. Hani şu bizim Sipil’in kuzey yamancında yontusu olan Kibele’yle, Niobe’yle devam ediyor. Hani şu bizim yanına tiyatro yapımına başlayıp bitiremediğimiz, hani şu önem vermediğimiz, görmezlikten geldiğimiz, ağlamaktan göz pınarları kuruyan Niobe’yle. Hem Kibele hem de Niobe, Anadolu uygarlığının iki temel taşı. Ve şansa bakın ki, Kybele’de, Niobe’de Manisa’da. Bu şansa bakarken birde şanssızlığa bakın, iki değeri de görmezlikten geliyor benim sevgili hemşerilerim…

Kibele'den, Niobe’den, Halide Edip'e 16 Anadolu kadınının yüreğimizin atışını hızlandıran gözlerimizi dolduran yaşam öyküsünden bölümler yaşatıyor bize Yıldız Kenter. Büyük oyuncu Niobe’yi anlatırken resmen ağlıyor biliyor musunuz? Resmen ağlıyor. Ağlayan kaya oluyor neredeyse.  

Uygarlığın harmanlandığı ve dünyaya taşındığı yer Anadolu. Anadolu’da adındaki ana yani kadın hep önde hep yukarıda olmuş. Uygarlıklara yön vermiş.  İşte o kadınları anlatıyor, oynuyor, yaşıyor Yıldız Kenter. Her bölümde değiştirdiği saç biçimiyle, her bölümde 'Anadolu kadını'na çağına ve kişiliğine uygun düşen giysisiyle kılıçtan, kitaba gözlüğe kadar kişileştirme aksesuarlarıyla izlenmeye değer Yıldız Kenter. 

"Kanatları çağrıştıran, yalın, ancak her kıvrımı bir işlev ve anlam yüklü toprak dekor da harikaydı. Durul Gence’nin müziği de öyle. Seyirciyi daha en baştan destanın içeriğiyle buluşturan, tarih içinde uzun bir serüvene çıkaran Durul Gence'nin özgün müziğinin de. 
Bütün bu Anadolu kadınlarının her birini çağlarının, konumlarının ve kişiliklerinin özellikleriyle, tragedyadan komedyaya uzanan sonsuz bir duygular gamı içinde olağanüstü bir yaratıcılık gösterisiyle en etkileyici biçimde canlandıransa bütün bu kadınlardan damıtılmış bir başka Anadolu kadını, Yıldız Kenter. Gerçekten de Yıldız Kenter bu Anadolu kadınlarının her biri, tek kişi gibi görünen, ancak ruhu tüm Anadolu kadınlarıyla dopdolu bir büyük sanatçı.

Niobe Tiyatrosu’nun yapımını başlatan Dönemin Belediye Başkanı Ertuğrul Dayıoğlu’nun “Ben Anadolu”yu Niobe Tiyatrosu’nda yaşatmak gibi bir özlemi vardı. Dilerim bu özlem Yıldız Kenter ve Ertuğrul Dayıoğlu aramızdan ayrılmadan gerçekleşir. Allah ikisine de uzun ömür versin.

Kuzey yamacında Kybele kaya yontusunun, kuzey batı yamacında Niobe doğal kaya anıtının bulunduğu Sipil Dağının eteklerinde yapılmış bir tiyatroda Yıldız Kenter “Ben Anadolu”yu oynuyor. Düşünüyorum da,  Keşke düşüncelerimiz gerçekleşebilse diyorum. Niye olmasın ki diyorum. Ben, Anadolu’yu ve yaşadığım kenti seviyorum…

Mustafa Pala


Yukarı Çık
Bu haber : 2490 kez izlenmiştir

Yorumlar



Henüz hiç yorum yapılmamıştır.
 

gerekli

gerekli - yayımlanmayacak




Bu sayfa : 1195943 kez ziyaret edilmiştir.
Bu sayfa : 1195852 kez ziyaret edilmiştir.
Bu sayfa : 1195801 kez ziyaret edilmiştir.
Bu sayfa : 1196947 kez ziyaret edilmiştir.

Bu sayfa : 1213481 kez ziyaret edilmiştir.