Manisa denilince, aklıma gelenleri hemen yazayım, Üzümün dünya başkenti Manisa.
Manisa denilince, aklıma gelenleri hemen yazayım,
Üzümün dünya başkenti Manisa.
Doğal güzelliklerin ve mitolojik zenginliğin harmanlandığı Şehzadeler Kenti Manisa.
Ağaç ve doğa sevgisinin önderi, dünyanın ilk çevrecisi Manisa Tarzanı'nın yeşil cenneti Manisa.
Bereketin simgesi Kibele ve Niobe anıtlarının bulunduğu, Yılkı Atları'yla ünlü, mitolojilere konu edilen Tantalis Kenti'nin kralı Tantalos'un tanrılara sofra kurduğu, Spil Dağı'nın bulunduğu kent Manisa.
Geleneklerini koruyan, 64 yörük köyünü barındıran, adını geçmişte Aigai ile bugün de Obasya ile daha çok duyuran Yunt Dağı'nın bulunduğu kent Manisa.
Batının incisi, sanayinin öncüsü Manisa.
Geçmişten geleceğe köprüler kuran kent Manisa.
Sevilmeye, çalışılmaya, yüceltilmeye, yeni değerler kazandırılmaya, emek verilmeye değer, verileni fazlasıyla veren bereketli kent Manisa.
Geçmişi görkemli Manisa'nın geleceğini de görkemli yapmak için planlar projeler yapmalıyız. Bu güzel kentin geleceğini güvence altına almalıyız. Bu güzel kenti bir Dünya kenti yapmalıyız. Sakın olmaz demeyin. Manisa Organize Sanayi Bölgesi'ne bakın. Bir Dünya Sanayi Bölgesi değil mi?Demek ki isteyince oluyor. İsteyin, planlayın, çalışın olur. Bir de Manisa Tarzanı'na bakın, bir tek kişi, bir bahçıvan yamağı, yeşilendirmeyi iş edinmiş, başarılı olmuş ve Manisa Tarzanı olarak ünlenmiş. Şimdi adı ve anısı yaşatılıyor. Anısı çevrecilerin önünü aydınlatıyor. Olmaz demeyin, isteyince oluyor.
Manisa, gelişen sanayisi, iklim koşulları, verimli toprağı ve İzmir’e yakınlığı nedeniyle yoğun göç alan illerimizin başında geliyor. Manisa doğudan ve kendi yakın çevresinden göç alırken, İzmir’e de yoğun biçimde göç veriyor. Gelenler genellikle dar ve orta gelirli, eğitim düzeyi düşük gruplar olurken, gidenler varlıklılar ve eğitim düzeyi yüksek olanlar oluyor.
Hızlı göç kentimizi “kuşatılmış kent” durumuna getirdi. Güneyindeki Spil Dağı etekleri, doğusu ve kuzeyi gecekondularla kuşatılmış durumda. Kentin tek sağlıklı gelişme yönü batı yönü. Kentin batısındaki, kısa adı Manisa Birlik olan Yeni Manisa Konut Üretim Yapı Kooperatifleri Birliği tarafından 1987 yılında projelendirilen "Yeni Manisa" kentin batıya açılan kapısı ve çağdaş yüzü olarak görülmeli, değerlendirilmeli ve desteklenmelidir.
Neden hastane yapalım, okul yapalım, park yapalım, konut yapalım, AVM yapalım deyince Yeni Manisa akla geliyor hiç düşündünüz mü? Bu sorunun yanıtı gayet basit. Yeni Manisa planlanırken, park alanları, okul alanları, sağlık tesisi alanları, ticaret alanları, sosyal donatı alanları düşünüldü ve planlandı da ondan.
Atatürk Kent Parkı neden Yeni Manisa'ya yapıldı? Park alanı 1987 yılında ayrılıp, park yapılabilir duruma getirildi de ondan. Kent Parkı yapanlar sağolsunlar. Ancak, 1987 yılında planlayıp, imar planı uygulaması yaptırıp, rekreasyon alanı olarak ayrılmasını sağlayan Manisa Birlik'i kuranlar ve yönetenler de unutulmamalı değil mi? Biliyorsunuz, "Marifet iltifata tabidir."
Bu güzel kentin en az 25 yıllık geleceği şimdiden planlanmalı. Planlama'nın içine kent halkı da katılmalı. Bir düşünür, "Anlatırsan, unutabilirim; Gösterirsen, belki hatırlarım; Beni işin içine katarsan, asla unutmam öğrenirim" demiş. Ne güzel söylemiş değil mi? Vatandaşı işin içine katmak gerekiyor. Vatandaşın katılımı da ancak Sivil Toplum'un gelişmesiyle oluyor. Yıllardır, sivil toplum örgütlerinde çalışıyorum. Ürettiğim, üretilmesine katkı yaptığım tüm projeler, sivil toplumun içinden çıktı gelişti ve uygulandı. Sivil Toplum ortak aklın zeminidir. Sivil Toplum ortak aklın verimli üretken bitek tarlasıdır. Sivil Toplum içinde biçimlenen ortak aklın, düşüncenin ve projelerin sahibi çok oluyor. Sivil Toplumun gelişmesi "Ben" yerine "Biz"i öne çıkarır. Ben yerine biz diyenlerin çoğalması, Sivil toplumun ve buna bağlı olarak gelişmenin hatta toplumsal barışın müjdecisidir.
Bu güzel kent Manisa batıya doğru gelişmesini sürdürecek. Mevcut kent dokusu yeni kentsel dönüşüm projeleriyle yenilenecek. Gediz temizlenecek. Manisa turizme açılacak. Manisa İzmir'le bütünleşecek. Manisa iki il, iki el gibi değil, bir kentin iki mahallesi gibi, iki kardeş gibi gelişip güçlenecek. İki kent arasında işbirliği ve dayanışma artacak, iki kent başarıda buluşacak.
Karabulutlar kaplamış gökyüzünü
Kırılmış kolumuz kanadımız
Silahlarımız alınmış ellerimizden
Ordularımız dağıtılmış.
İhanet çöreklenmiş ülkeme kara bir yılan gibi
Kenetlenmiş çenelerimiz suskunuz.
Oysa esas olan, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır.
Bu da ancak bağımsız kalmakla olur. Bağımsızlıktan yoksun olan uluslar karanlıktan kurtulamazlar
Türk’ün onuru, Türk’ün yetenekleri büyüktür Türk’e tutsak olarak yaşamaktansa ölmek yaraşır,
Öyleyse ya bağımsızlık ya ölüm diyordu Mustafa Kemal.
Ya bağımsızlık ya ölüm! 26 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz başladı. Çarpışmalar sırasında Türk askeri, kahramanlık ve fedakârlıklarına yenilerini ekledi. Yeni bir destan yazılıyordu Anadolu’da alın teri göz nuru ve kanla yeni bir destan yazılıyordu Anadolu bozkırında.
Başkomutan Mustafa Kemal’in, 30 Ağustos 1922’de Zafertepe’den bizzat yönettiği Büyük Taarruz’la büyük bir zafer kazanıldı. Tarihe altın harflere yazılan 30 Ağustos Zaferi’nin ardından, Çalköy’de yıkık bir evin avlusunda kırık bir kağnı arabası çevresinde toplandı paşalar. Harita üzerinde durum değerlendirmesi yaptılar.
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, yanındaki, İsmet Paşa ve Fevzi Çakmak Paşa’ya Yunan Ordusunun yeniden savunma düzenine geçmesini önlemek ve Yunanları mağlup etmek için İzmir’e girmenin şart olduğunu söylüyordu. İzmir’in kurtarılmasının ardından Cumhuriyet’e giden yol açılmış olacaktı.
Mustafa Kemal, Batı Cephesindeki tüm subay ve erlere okunmak üzere bir bildiri kaleme aldı.
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları;
Afyonkarahisar-Dumlupınar Büyük Meydan Muharebesi’nde, zalim ve mağrur bir ordunun temel varlığını inanılmayacak kadar az bir zamanda yok ettiniz.
Büyük ve seçkin ulusumuzun fedakârlıklarına layık olduğunuzu kanıtladınız.
Sahibimiz olan büyük Türk ulusu geleceğine güvenmekte haklıdır.
Savaş alanlarındaki başarı ve fedakârlıklarınızı yakından görüp izliyorum.
Ulusumuzun size olan övgülerinin iletilmesine aracılık etme görevinin arkasını bırakmayacak, sürekli olarak yerine getireceğim. Ödüllendirme için başkumandanlığa öneride bulunulmasını, cephe kumandanlığına buyurdum. Bütün arkadaşlarımın, Anadolu’da daha başka meydan muharebeleri de verileceğini göz önünde bulundurarak ilerlemesini ve herkesin akıl gücünü ve yurtseverliğinin kaynaklarını kullanarak, yarışmayı bütün gücüyle sürdürmesini talep ederim.
Ordular, İlk Hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!”
Diyordu Mustafa Kemal
76 yaşında bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıyım. En büyük dileğim, milli bayramlarımızı coşkuyla kutlanması ve büyük zaferlerin, Atatürk gibi büyük kahramanların adının ve anısının sonsuza dek yaşatılmasıdır.
30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.
© Copyright 2023 - Yeni Manisa
E-mail : info@yenimanisa.com
gerekli
gerekli - yayımlanmayacak