Farklı mekanlar görmek, farklı duygular yaşamak ve geçmişe yolculuk yapmak istiyorsanız Manisa`da Ayn-ı Ali Kahvesine mutlaka uğrayın derim. Sultan çayı ve odun ateşinde yapılan Türk Kahvesi ile bilinen bu tarihi mekanda, insan farklı duygular yaşıyor. Tarih sizi içine alıp, geçmişin derinliklerine, büyülü gizemine sürüklüyor. Manisa'nın Şehzadeler şehri olduğu kolayca söylenir dururda, eski dönemlere ait mekanlar bulmakta zorlanırız hep. Geçmiş deyince aklınıza gelen mekanlardan birisidir Ayn-ı Ali Kahvesi. Ayn-ı Ali Kahvesi adını Bektaşi Şeyhi Ayn-i Ali Dede'den alıyor. Eski geleneklerimizin sürdürüldüğü kahvehane Kerim İşanlar tarafından kurulmuş. Daha sonra oğul Yusuf İşanlar'a geçen kahvehaneyi bugün torun Levent İşanlar başarıyla işletiyor. Başarılı işletmeciliği nedeniyle Manisa Rotary Kulübü Levent İşanlar'a meslek başarı ödülü verdi. Manisa Rotary Kulübü Başkanı Dr. Hakkı Nomer'i ve yönetim kurulu üyelerini yürekten kutluyorum. Ödüller hakedene verildiği zaman daha anlamlı oluyor.
Ayn-ı Ali Kahvehanesine gidin.Şifalı sultan çayını ve odun ateşinde pişmiş kahvenizi yudumlayın. Kahvehanenin tarihini de işletmeci Levent Bey'den dinleyin. Sultan çayı Levent Bey'in rahmetli dedesinin buluşuymuş. 11 bitkinin karışımıyla yapılıyormuş. Bu bitkiler arasında papatya, tarçın kabuğu, melisa, kuşburnu, yenibahar, karanfil, hatmi çiçeği, ıhlamur ve zencefil varmış. Havaların soğuduğu bu günlerde denemenizde yarar var, soğuk algınlığına da iyi geldiği söyleniyor. Sultan çayının sakinleştirici, yorgunluk giderici olduğu da söyleniyor.
Kahveyi de denemelisiniz mutlaka, denerseniz farkı görürsünüz. Kahve Osmanlı geleneğine uygun olarak kulpsuz fincanda ikram ediliyor. Levent İşanlar, 'Kahveyi bizzat kendi elimle kavurup öğütüyorum' diyor.
Kaç yıl oldu bilmiyorum bir keresinde, Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk'le gitmiştik Ayn-ı Ali Kahvehanesine. Söyleşimiz gece yarılarına kadar sürmüştü. Yaşar Nuri Öztürk'ün espirili yönünü orada görmüştüm. Şimdilerde kent dışından dostlarım geldiğinde, Ayn-ı Ali kahvesine götürüyorum ve mutlu olduklarını gözlemledikçe bende mutlu oluyorum.
Kahvenizi yudumladıktan sonra yakınındaki Ayn-i Ali Dede Türbesi'ne uğrayıp bir fatiha okuyabilirsiniz. Türbe kapısının üzerinde paslı bir zincir var. Size o zinciri ve Ayn-ı Ali'yi anlatacak birileri çıkar mutlaka karşınıza. Türbe hakkındaki bilgileri de Levent Bey'den alabilirsiniz.
Benim amacım, bir köşe yazısı ile Ayn-ı Ali'yi size anlatmak değil elbet. Benim amacım, Şehzadeler kenti Manisa'da geçmişten günümüze kalabilmiş geleneklerin korunduğu farklı bir mekan olduğunu duyurmak sadece. Bu tür mekanlar, tarihe, insana, geleneklere göreneklere, önem veren yüreği sevgisiyle dolu olanlar tarafından korunup işletilebiliyor ancak. Levent İşanlar öyle birisi olduğu için başarıyla işletiyor Ayn-ı Ali Kahvehanesini. Soyadı da çok anlamlı Levent Bey'in İşanlar. Evet Levent Bey yaptığı işten iyi anlıyor, hemde çok iyi anlıyor.
Ayn-ı Ali Kahvehanesi, yüreği sevgiyle dolu olanların yeri. Her kesimden yüreği sevgiyle dolu insanların uğrak yeri olmuş sanki. Konuğunu alan gidiyor. Gitmediyseniz gidin görün derim. Yerini bulmak zor olmaz. Önünüze gelen Manisalılara sorun on kişiden yedisi sekizi bilir mutlaka yerini. Sazın sözle buluştuğu akşamlarda oluyormuş bazen Ayn-ı Ali K ahvehanesinde.
Bu köşe daha fazlasına izin vermiyor. Uzun sözün kısası, bir akşamınızı Ayn-ı Ali Kahvehanesine ayırın, farklı bir mekanda farklı duygular içinde sultan çayını ve odun ateşinde pişirilmiş kahvenizi yudumlayın.
Başarılı işletmecileri kutlamak gerek; Bende onu yapıyorum Leven İşanlar dostumuzu yürekten kutluyorum.
Karabulutlar kaplamış gökyüzünü
Kırılmış kolumuz kanadımız
Silahlarımız alınmış ellerimizden
Ordularımız dağıtılmış.
İhanet çöreklenmiş ülkeme kara bir yılan gibi
Kenetlenmiş çenelerimiz suskunuz.
Oysa esas olan, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır.
Bu da ancak bağımsız kalmakla olur. Bağımsızlıktan yoksun olan uluslar karanlıktan kurtulamazlar
Türk’ün onuru, Türk’ün yetenekleri büyüktür Türk’e tutsak olarak yaşamaktansa ölmek yaraşır,
Öyleyse ya bağımsızlık ya ölüm diyordu Mustafa Kemal.
Ya bağımsızlık ya ölüm! 26 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz başladı. Çarpışmalar sırasında Türk askeri, kahramanlık ve fedakârlıklarına yenilerini ekledi. Yeni bir destan yazılıyordu Anadolu’da alın teri göz nuru ve kanla yeni bir destan yazılıyordu Anadolu bozkırında.
Başkomutan Mustafa Kemal’in, 30 Ağustos 1922’de Zafertepe’den bizzat yönettiği Büyük Taarruz’la büyük bir zafer kazanıldı. Tarihe altın harflere yazılan 30 Ağustos Zaferi’nin ardından, Çalköy’de yıkık bir evin avlusunda kırık bir kağnı arabası çevresinde toplandı paşalar. Harita üzerinde durum değerlendirmesi yaptılar.
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, yanındaki, İsmet Paşa ve Fevzi Çakmak Paşa’ya Yunan Ordusunun yeniden savunma düzenine geçmesini önlemek ve Yunanları mağlup etmek için İzmir’e girmenin şart olduğunu söylüyordu. İzmir’in kurtarılmasının ardından Cumhuriyet’e giden yol açılmış olacaktı.
Mustafa Kemal, Batı Cephesindeki tüm subay ve erlere okunmak üzere bir bildiri kaleme aldı.
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları;
Afyonkarahisar-Dumlupınar Büyük Meydan Muharebesi’nde, zalim ve mağrur bir ordunun temel varlığını inanılmayacak kadar az bir zamanda yok ettiniz.
Büyük ve seçkin ulusumuzun fedakârlıklarına layık olduğunuzu kanıtladınız.
Sahibimiz olan büyük Türk ulusu geleceğine güvenmekte haklıdır.
Savaş alanlarındaki başarı ve fedakârlıklarınızı yakından görüp izliyorum.
Ulusumuzun size olan övgülerinin iletilmesine aracılık etme görevinin arkasını bırakmayacak, sürekli olarak yerine getireceğim. Ödüllendirme için başkumandanlığa öneride bulunulmasını, cephe kumandanlığına buyurdum. Bütün arkadaşlarımın, Anadolu’da daha başka meydan muharebeleri de verileceğini göz önünde bulundurarak ilerlemesini ve herkesin akıl gücünü ve yurtseverliğinin kaynaklarını kullanarak, yarışmayı bütün gücüyle sürdürmesini talep ederim.
Ordular, İlk Hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!”
Diyordu Mustafa Kemal
76 yaşında bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıyım. En büyük dileğim, milli bayramlarımızı coşkuyla kutlanması ve büyük zaferlerin, Atatürk gibi büyük kahramanların adının ve anısının sonsuza dek yaşatılmasıdır.
30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.
© Copyright 2023 - Yeni Manisa
E-mail : info@yenimanisa.com
gerekli
gerekli - yayımlanmayacak